Kayınpederimin Sayesinde Yediğim Yarraklar

ben Ankara'dan Hümeyra. Ailemin maddi durumu fevkaledeydi. Sevdiğim genç, babamın tabiri ile, ipe sapa gelmez itin ta kendisiydi. Ama sevmiştim onu. Üniversiteyi kazanmama rağmen gitmedim. Bir gece ona kaçtım ve evlendik. Ailem beni birdaha kabul etmedi. Evleneli bir yıl olmuştu ve ben ozamanlar 19 yaşındaydım. Kocamın ailesiyle birlikte oturuyorduk. Gerçekten de maddi imkanlarımız çok ama çok kısıtlı idi. Bir yıl çok büyük maddi güçlüklerle geçti. Kocam girdiği işlerden bir haftada çıkan, çalışmak istemeyen tembel biriydi. Gün geçtikçe de kocama olan sevgim azalır olmuştu. Üzgündüm, sürekli ağlayarak geçiriyorum günlerimi. Sonunda kocam askere gitti, bense kayınpederlerin yanında kaldım.

Kayınpederim bir bakanlıktan emekli idi. Aynı bakanlıktan emekli olan arkadaşı Ali bey, bir inşaat firmasını kurmuş ve kendisine bir sekreter ve dışarıda işleri koşturacak birisini arıyormuş. Kayınpederim de ona, (Bizim gelin çalışsın, oğlan asker, zor durumdayız, bir sürü borç bırakıp gitti eşek sıpası!) diye dert yanmış. Ali bey de, (Tamam gelsin başlasın hemen!) demiş. Kayınpeder bana iş bulduğunu söylediğinde, en azından elime geçen parayla kendi ihtiyaçlarımı alırım, kocama para gönderirim, bir güvencem olur gibi düşüncelerle hemen kabul ettim tabii ki.

Kayınpeder beni aldı, Kızılay'da bir binaya gittik. Binada, ev olarak kullanılan normal dairelerin yanı sıra, bazı daireler büro olarak kullanılıyordu. Büronun kapısını 50 yaşlarında, biraz kel, bıyıklı, orta boylarda bir bey açtı. Evet bu Ali beydi. Çok sevecen bir şekilde karşıladı bizi. Oturduk konuştuk. Ben o zamanlar incecik narin yapılı biriydim, uzun saçlarım vardı. O gün güzel de giyinmiştim. Biraz oturup konuştuktan sonra, Ali bey kayınpederime, "Biz gelininle anlaşırız, sen merak etme üstad!" dedi ve kayınpederimi uğurladı. Ben o günden itibaren çalışmaya başladım. Ali bey ne derse harfiyen yerine getiriyordum. Öğlen yemeklerini bazen beraber, bazen de odamda ben tek yiyordum. Güzel geçiyordu günlerim. Elim parasal yönden biraz düzelmiş, eve de yardım ediyordum. Kayınpeder halinden çok memnundu. Ben akşamları eve gelince bana hiç iş yaptırtmıyordu bile, evdeki görümceme yaptırıyordu tüm evişlerini işleri. Böyle aradan 4 ay geçmişti.

Ali beyin eşi birkaç yıl önce vefat etmişti. Hoş arada sırada bayan arkadaşının da geldiğini görmüştüm. Bayan arkadaşı gelince, Ali bey beni dışarıdaki işlere gönderirdi. Olayın farkına varmıştım, ama herkesin özel hayatı, beni ilgilendirmez diyordum, ama çokta merak ediyordum yalan yok. Ali beyin arada sırada da beni süzdüğünün farkındaydım, ama hiçbir şey söylemiyordu bana. Bir gün bana seslendi, "Hümeyra, bu gün arkadaşım Mustafa gelecek, şu parayı al da biraz çerez, kavun, beyaz peynir, meyva falan al. Haa, rakı da az, bir de soğuk rakı al!" dedi. "Peki!" dedim, dediklerini karşıdaki marketten aldım ve hemen geldim. Mutfağa gidip hazırladım, bürodaki masaya getirdim.

Ali bey akşam üstü arada bir demlenir, benle sohbet eder, ben de kola içerek ona eşlik ederdim. Yine öyle olacak zannettim. Neyse, aradan 10 dakika geçmeden kapı çaldı. Mustafa bey geldi. Kendisi de aynı bakanlıktan emekli idi, o da hemen hemen aynı yaşlardaydı. Kapıyı açınca bana gülümsedi, yanağımı okşadı. Ben kapıyı kapatmak için arkamı döndüğümde eli kalçama dokundu. Yok yok, mutlaka eli yanlışlıkla çarptı, öyle birşey yapmaz dedim kendi kendime. Güldüm, içeri buyur ettim ve odama çekildim. Büro ile odam arasında da bir koridor vardı. Bir ara benden bahsettiklerini duydum. Kapıların açık olmasına rağmen tam anlaşılmıyordu konuştukları, ama benden bahsediyordu Mustafa bey. Ne diyordu diye merak ediyordum...

Sonra beni çağırdılar yanlarına. Gittiğimde Mustafa bey, "Hümeyra, gel otur, bizimle bir duble rakı da sen iç, hem biraz da laflarız!" dedi. Hayatımda hiç içki içmemiştim. Ama sırf hakkımda ne konuştuklarını çok merak ettiğimden kabul ettim. Rakıdan bir yudum aldım ve tadını da kokusunu da beğenmedim. Yüzümün ekşidiğini görünce, Mustafa bey, "İlk defa mı içiyorsun?" diye sordu. Ben, "Evet, tadı berbat!" deyince, "Ozaman bir seferde fondip yap!" dedi. Dediği gibi yaptım, bir dikişte bitirdim bardaktaki rakıyı. Ama halen ağzımdaki Anason tadı vardı ve yine yüzüm ekşimişti. Mustafa bey kendi çatalıyla ağzıma önce biraz beyaz peynir verdi, üstüne de bir parça kavun yedirdi. Ağzımdaki Anason tadı şimdi yerini kavun tadına bırakmıştı, ama kafamın hafiften dönmeye başladığını hissediyordum. Ve işin garip tarafı, vücudum gevşemiş, dilim çözülmüştü, sebebini bilmediğim bir şekilde neşeliydim. Bana sormadan Ali bey bir duble daha rakı doldurup verdi elime, "Al bakalım, bu seferkini yavaş yavaş yudumla!" dedi.

Ben rakıdan yudumladıkça, Ali beyle Mustafa bey sırayla ağzıma beyaz peynir ve kavun veriyorlar, kah sırtımı sıvazlıyorlar, kah başımı okşuyorlardı. Doğrusu gösterdikleri bu ilgi çok hoşuma gitmişti. Sonunda ikinci dublem de bitmiş ve kafam çok güzel olmuştu. Ali bey, "Bak sana bir teklifimiz olacak, daha çok para kazanmak ister misin?" deyince, hemen atladım, "Tabii ki isterim!" dedim. "Bizim dediklerimizi yaparsan eline çok iyi para geçer! Ailece zor durumda olduğunu biliyoruz. Kayınpederin bana (Eti de senin, kemiği de!) demişti, hatırlıyor musun?" dedi. Evet gerçekten te öyle söylemişti.

Ali bey, "Eğer daha çok çalışırsan, sana daha çok para veririz!" dedi. "Tamam, çalışırım!" dedim. "Söz mü?" dediler, "Söz! Ama ne iş yapacağım?" dedim. "Kabul ediyor musun, önce onu söyle?" dediler. "Tabii ki kabul ediyorum, neden etmeyim? Sonuçta haftasonlarım boş geçiyor!" dedim. "Bir iki saat te akşamları fazladan çalışırsın!" deyince, "Tamam!" dedim. "Ozaman mesai çizelgen için şunu imzala! İstersen oku!" dediler. Onlara çok güvendiğimden ve ayrıca arada kayınpeder de var diyerek, hemen imzaladım. Ali bey kayınpederimi de aradı, durumu izah etti, o da seve seve kabul etti, fazladan para alacaktım sonuçta.

Ali bey güldü, kağıdı aldı, kasaya koydu ve Mustafa beye, "Güzel! Bak hiç zor olmadı!" dedi. Mustafa bey de güldü, rakısını içmeye devam etti. Ben halen anlamamıştım, fazladan ne iş yapacağımı sordum. Ali bey gülerek, "Bizim özel isteklerimizi yerine getireceksin! Bizi memnun et, biz de seni fazla fazla memnun ederiz!" deyince, "Nasıl yani?" dedim. Mustafa bey bir kahkaha attı, "Üstad sen harikasın valla, nerden bulursun bunları yaa!" dedi. Ali bey gayet ciddi bir şekilde, "Bak Hümeyra, biz seni bir güzel sikeceğiz!" deyince, bir reflexle, "Hayır, olmaz!" dedim. "Nasıl olmaz? İmza attın! Ayrıca kayınpederine telefon ederim, senin gelin çalışmak istemiyor, hem de eli uzun, birkaç kez hırsızlık yaparken yakaladım onu derim!" dedi.

Ne yapacaktım şimdi ben? Acaba kabul etse miydim? Üstelik ne zamandan beri yarak da görmemiştim. Bazı geceler rüyamda boşaldığım bile oluyordu. Tüm cesaretimi topladım ve "Tamam kabul ediyorum, istediğinizi yapacağım!" dedim. Mustafa bey, Ali beye, "İşte bu dostum! İlk sen buldun, ilk sen bak tadına!" dedi. Ali bey elimden tutarak beni kaldırdı ve misafirleri kabul ettiği odaya götürdü. Ayakta gömleğimin düğümelerini açtı. Dudaklarımı, boynumu boğazımı öperken, bir eli göğüslerimde geziniyor, göğüslerimi sıkıyor, diğer eli de kalçalarımı okşuyordu. Sonra beni kanepeye oturtup, kendisi soyunmaya başladı, "Hadi durma, soyun sen de!" dedi. Sıkıla sıkıla soyundum. Kanepeye uzandım. Kapı yarı açık kalmıştı bu arada...

Ali bey sikini eline almış, yüzüme doğru sallayarak, "Hadi biraz em de kendine gelsin!" dedi, sikini ağzıma dayadı. Kocamla sevişiyormuşum gibi hissetmeye çalıştım, gözlerimi yumdum ve bir güzel emdim sikini, taşaklarını yaladım. Meğerse nekadar çok özlemişim yarak yalamayı. Ali bey sikini biraz yalattıktan sonra aşağı tarafıma geçti, bacaklarımı ayırdı ve kalçalarımı okşayarak, dilini amıma soktu. Amımın dudaklarını emiyor, klitorisimi yalıyordu, bu konuda kocamdan daha tecrübeliydi. Amım müthiş sulanmıştı. O ara kapıda Mustafa beyi gördüm, bize bakıyor ve yarağını sıvazlıyordu. Az sonra o da içeri soyunuk bir şekilde geldi, kalkık yarağını ağzıma verdi. Resmen ağzımı sikiyordu, ağzımda gidip geliyordu. Ben artık kendimi olayın akışına kaptırmıştım, çünkü bedenimin buna ihtiyacı vardı.

Ali bey amcığımı yalıyor, arada bir parmaklarını sokuyordu amıma. Boşalacağımı hissettim, iyice dolmuştum çünkü. Kaç aydır yarrak yüzü görmezken, şimdi iki tane vardı. Ali bey kalktı ve Mustafa beyle yer değiştirdiler, şimdi Ali beyin yarağı ağzımda, Mustafa bey benim amcığımı yalıyordu. Mustafa bey amımı yalarken bir ara parmağını göt deliğine soktu, işte o zaman sarsıla sarsıla orgazm olup, işercesine boşaldım. Mustafa beyin yüzü püsküren zevk sularımdan sırılsıklam olmuştu. Mustafa bey bir, "Woawww!" çektikten sonra doğruldu, bacak arama yanaştı. Yarağını önce amımın dudakları arasına sürttü, sonra birden sonuna kadar kökledi amıma.

Kaç aydır yarak girmediği için amcığım daralmıştı. Bundan dolayı canım yanmıştı, ama bir o kadarda hoşuma gitmişti. Yarağı içimi doldurmuştu. Bir taraftan Ali bey ağzımı sikerken, Mustafa beyin amcığımı sikmesi tarif edilmez bir zevk veriyordu bana. Doğrusu Mustafa bey işini iyi yapıyordu, bir taraftandan da, "Uzun zamandır sikilmediği belli, amı öyle dar ki, sikimi mengene gibi kıstırıyor üstadım!" diyordu. Bu Ali beyi dahada da şehvetlendirmişti ki, iyice sokuyordu yarağını ağzıma, boğazımın derinliklerine kadar giriyordu. Sonra aniden ağzıma boşaldı. Midem bulanmadı hiç, sikini emmeye yalamaya devam ettim, ama yutmadım, döllerini geri sikine tükürdüm. O sırada Mustafa bey de, "Offf, harika bir amcığın var!" diyerek içime boşaldı...

Biraz dinlendikten sonra beni kaldırıp banyoya götürdüler, bir güzel yıkadılar, kuruladılar. Sonra da büroya geçtik, üçümüz de çırılçıplak bir şekilde. Beni aralarına oturtmuşlardı, sürekli iltifat ediyorlardı. Harika bir kadın olduğumu, böyle gidersem çok para kazanacağımı ve bir kadının ne kadar çok sikilirse o kadar güzelleşeceğini falan söylüyorlardı. Rakılarını yudumluyorlar, bir taraftan da meze olarak göğüslerimi öpüyorlar, amcığımı kurcalıyorlardı. Ben de iki elimle onların yaraklarını sıvazlıyor, tekrar kaldırmaya çalışıyordum. Doymamıştım çünkü, bir kez sikilmiştim daha. Evlendiğimizin ilk günlerinde kocam beni sabaha kadar siker inletirdi de, banamısın demezdim.

Sonra Mustafa bey masayı biraz ittirip yer açtı ve yarağını iyice emmemi söyledi. Kalktım ve önünde çömelerek yarağını ağzıma aldım. Tıpkı Ali beyin sikini ve taşaklarını da yalayıp emdiğim gibi, güzelce yaladım emdim. O sırada Ali bey de kalktı ve arkama geldi, ben Mustafa beyin yarağını yalarken, belimden tutup beni önünde domalır hale getirdi. Sonra götümün yanaklarını iki elimle ayırmamı istedi. Dediğini yaptım. Mustafa bey de saçlarımı eline dolamış, yarağını ağzıma vermeye devam ediyordu. Birden göt deliğimde garip bir ıslaklık hissettim. Meğersem Ali bey göt deliğime bir parça kavun koymuş, parmağıyla da kavunu götüme yedirmeye çalışıyordu. Tabi kavun parçasının hepsi götüme girmiyor, birazı göt deliğimin ağzında eziliyor, suyu amıma akıyordu. Ali bey de amımdan yukarı doğru yalayarak göt deliğime geliyor ve ezilen kavun parçalarını yiyor, sonra da göt deliğimi yalıyordu...

Bu işlemi birkaç kez yaptıktan sonra, "Mis gibisin yavrum, amın da götün de harika! Hele bu göte hiç giren olmamış, bakir kalmış burası!" deyince, eyvah şimdi götümü sikecek diye iç geçirdim. Ama itiraz hakkım yoktu, zaten onların seks kölesi olmuştum, artık geriye dönüş yoktu. Derken götdeliğimde bir yanma hissettim, hemen ardından Ali bey göt deliğimi yalamaya başladı. Bu sefer de götdeliğime biraz rakı döküp yalıyordu. Bir süre sonra götdeliğim iyice uyuşmuştu artık, nerdeyse götümü parmaklamasını bile hissetmiyordum. Ali bey yarağını yavaş yavaş sokmaya başladı parmaklarıyla alıştırdığı götüme. İlk başlarda çok hafif acı hissettim. Ama sonra yarrağının tamamını götüme köklemesiyle gözlerimden yaşlar geldi. Mustafa bey de yarağını ağzımdan çıkartmış, yarağıyla yüzüme vuruyor, "Hadi doğru dürüst yala şunu kaltak, daha seninle işim var! Senden iyi bir fahişe çıkacak, eminim buna!" gibi şeyler söylüyordu. Ali bey fazla geçmeden böğürerek boşaldı götümün derinliklerine, ılık ılık hissediyordum döllerinin içime fışkırmasını. Boşalması bitince yarağını götümden çıkarıp banyoya gitti.

Sonra Mustafa bey yere yattı ve yarağını eliyle dik tutarak, "Hadi otur üstüne!" dedi. Amcığımın dudaklarını ayırıp yarağına oturdum. Rahatça girmişti amıma. Üstünde zıplatıyordu beni. "Ohhh orospu, ağzını sikmek ayrı zevk, amını sikmek ayrı bir zevk veriyor! Orospummm!" diyor, bu kelimeler beni dahada azdırıyor, yarağının üstünde sanki dans ediyordum, kalçalarımı kıvırıyor, içimde yarağını gezdiriyordum. İçimi büyük bir heyecan kaplıyor, zevkten bacaklarım titriyordu. Evet ikinci kez boşalıyordum ve bunu hisseden Mustafa bey daha hızlı pompalıyordu alttan. Az sonra ikimiz aynı anda boşaldık. Biraz öyle kaldıktan sonra, beni üstünden kaldırıp, "Benden bu kadar!" diyen Mustafa bey de banyoya gitti. Bense ter ve döller içinde kalmıştım...

Kanepeye oturup biraz kendime geldikten sonra, kalktım ben de banyoya gittim. Ali bey banyodan çıkmak üzereydi, beni görünce, "Gel bakalım, madem biz terlettik, biz yıkayalım seni!" dedi. Duşun altına girdiğimde amımdan ve götümden döller süzülüyor, bacaklarımdan aşağı akıyordu artık. İkisi birden güzelce yıkadı beni, göğüslerimi, amcığımı, götümü bolca köpükleyerek. Sonra kurulanıp içeri girdik, üstümüzü giyindik, masayı toparladık. Saate baktım, nerdeyse 21:00 olmuştu, "Eyvah, evden merak etmişlerdir beni!" dedim. Ali bey, "Yok ben kayınpederine söyledim, bu akşam geç geleceğini! Merak etme, seni eve kadar bırakacağım!" deyince biraz rahatladım. Mustafa bey, "Ben çıkıyorum üstad!" dedi, yanıma geldi dudaklarımdan öptü, "Harika bir yaratıksın sen!" dedi ve elime bir miktar para sıkıştırdı, gitti. Parayı çantama koyarken baktım, bir maaşım kadardı!

Ali bey, "Hadi yavrum, biz de çıkalım artık!" dedi, büroyu kapatıp çıktık, arabaya bindik. Arabayı çalıştırmadan cüzdanını çıkarıp, bir okadar para da o verdi ve "Bu akşam harika geçti, inan bak hiç pişman olmayacaksın! Al şu parayı, ama hepsini verme kayınpederine! Haa, bir ara seni Cavit'le tanıştıracağım, haftasonu onunla birlikte olacaksın. Ben gelmeyeceğim, ikiniz olacaksınız sadece, hiç acıma ona, iyice gevşesin, ihale işi var, onu çok memnun et, ihaleyi bize versin daha çok kazanacaksın!" dedi. "Tamam!" dedim, parayı aldım çantama attım. Çok sevinmiştim, bir iki saat içinde bu kadar çok para kazanmıştım...

Eve geldik. Arabayı park etti. Ben anahtarımla açacakken, Ali bey zili çaldı. Kayınpeder kapıyı açtı, "Buyurun girin içeri!" deyince, Ali bey, "Yok yok girmeyim, Hümeyra'yı getirdim, kendi elimle teslim edeyim dedim, sonuçta emanet!" dedi. Ben içeri girdim ve Ali beye, "Bir yorgunluk kahvesi yapsaydım size, bugün çok çalıştınız, çok yoruldunuz!" dedim. Ali bey güldü, "Senin bu gelin harika biri, sanki kendisi hiç yorulmadı! Hadi yarın görüşürüz!" dedi gitti.

Ben de odama gittim, paranın az bir kısmını çıkarttım cüzdana koydum, sonra içeri girip, "Baba, al!" dedim. Kayınpeder parayı görünce öyle bir sevindi ki, hiç sormayın. "Haftasonu için tekrar mesai varmış!" dedim. "Aman olsun kızım, aman olsun, ikimiz iki taraftan borçları kapatırız! Sakın, yapmam etmem deme, kim verir bu zamanda bu kadar para? Bak iki saatte iyi para almışın!" dedi. Oysa kendime daha çok para kalmıştı. "Yok baba olur mu, iş olsun yeter ki, yaparım ben!" dedim. "Yemek yedin mi kızım sen? Hemen birşeyler hazırlasınlar!" dedi. "Aç değilim, çok yorgunum, hemen yatayım!" dedim. "Tamam tamam, hemen yat dinlen!" dedi.

Odama girip yattım. Bugün neler yaşadım diye gözden geçirirken, uyuya kalmışım


Sabah erkenden kalkıp işe gittim. Büroyu havalandırdım, çöpleri çıkarttım. Yarım saat sonra Ali bey geldi büroya, "Günaydın fıstık!" diyerek götümü avuçlayıp, sabah kahvesini istedi ve direk odasına geçti. Hemen kahvesini yaptım götürdüm. Beni çekti kucağına oturttu ve "Bir öpücük ver bakayım! Dün çok yordun bizi ya! Seninle çok işimiz var! Hele o götün sabaha kadar gözümün önünden gitmedi!" dedi. Dudaklarımı öptükten sonra göğüslerimi sıktı, "Hadi biraz emeyim şunları da, işimizi yapalım!" dedi. Gömleğimin düğmelerini açıp, sütyenimin askılarını indirdim. Memelerimi öptü, kokladı, yaladı ve emdi, sonra da, "Hadi git şimdi işinin başına!" dedi. Öğlene kadar odasından çıkmadı. Öğlen de, "Yemeğini sen burda ye, sonra da alışverişe çık, al şu parayı, kendine güzel sexy birşeyler al, akşamüstü gelirim ben!" deyip, bana AVM'de bir mağaza tavsiye etti.

Öğlen yemeğimi yedikten sonra, büroyu kapatıp AVM'ye gittim. Dediği mağaza çok lüks bir yerdi, çok kaliteli, sexy ve pahalı iç çamaşırları falan satıyordu. Ordan kendime iki takım sexy iç çamaşırı aldım, aynı renklerde topuklu terlik aldım, pahalı bir parfüm aldım, bir de beyaz saten gömlek aldım. Büroya döndüm. Akşamüstü Ali bey geldi. "Hoş geldin patron!" dedim. Güldü, "Hoşbulduk fıstık, aldın mı güzel birşeyler?" deyince, paketleri açıp gösterdim. "Çok güzel, aferin sana, bunları giyince tam bir oruspu olacaksın!" dedi. Ben de gülerek, "Ama sizin orospunuz!" dedim. "Hadiii git başımdan, azdırma beni şimdi!" dedi. Paketleri odama götürdüm dolabıma sakladım, sonra işimi yaptım. Akşam da erkenden beni eve gönderdi, "Yarın için iyice dinlen, öğlene doğru gel!" dedi.

Ertesi günü öğlene doğru işyerine gittim, açtım büroyu. Normalde Cumartesileri öğlene kadar Ali beyle 'Fazla mesai!' yapıyordum, ama bugün öğleden sonra Cavit beyi memnun edecektim. Tam etrafı temizliğe girişmiştim ki, kapı açıldı Ali bey geldi ve gülerek, "Hayırdır, ne yapıyorsun?" dedi. "Ortalığı toparlıyordum, bugün Cavit bey gelecek dedin ya?" dedim. Yine güldü ve "Bırak şimdi ortalığı, sen kendine bak! Cavit birazdan seni almaya gelecek!" dedi. "Tamam!" deyip, hemen üstümü başımı düzelttim, makyajımı tazeledim. Hazırdım. Ali bey, "Yanına dün aldıklarını da al!" dedi. O sırada Ali beyin telefonu çaldı. Konuşup kapadıktan sonra, "Cavit aşağıda seni bekliyor, hadi git! Unutma bak, onu perişan et, tamam mı? İhaleyi bizim almamız lazım, eğer senden memnun kalıp ihaleyi bize verirse, sana çok büyük ikramiye var!" dedi. "Sen bana bırak, hallederim!" dedim, dudağından öptüm ve sexy iç çamaşırların olduğu paketleri alıp aşağıya indim.

Aşağıda Buzgrisi renkte lüks bir Jeep bekliyordu beni. Kapıyı açtım, öne oturdum. Külotuma kadar sıyrılan mini eteğimi düzeltme gereğini bile hissetmedim. Kısa bir tanışma faslından sonra yola çıktık. "Gölbaşına gidiyoruz!" dedi. "Tamam!" dedim. Yolda havadan sudan, ordan burdan konuştuk. Güzelliğimden, Ali ve Mustafa beylerin beni nasıl beğendiklerinden bahsetti. Övgü dolu sözler söylemişler benim hünerlerim için. Sohbet ede ede, göl kenarında güzel bir villaya geldik. Arabayı villanın garajına soktuktan sonra içeri girdik. Harika bir villaydı. Elindeki poşetleri mutfağa koydu. Bahçeye ufak bir çilingir sofrası hazırladı. Etleri ızgaraya koydu. Ben de yardım ettim. Bu arada Cavit bey de Ali beylerin yaşlarındaydı. Çok güzel seks fıkraları anlatan, samimi, içten biriydi, sevecendi, nazikti. Ayrıca yaşına göre çok karizmatikti.

Izgaradaki etler pişince, oturduk yedik. Sonra sofrayı kaldırdık, içeri girdik. Duvarda kocaman dev ekran bir TV vardı. Ses düzeni harikaydı. Bira, kuruyemiş ve meyva getirdi, sehpanın üstüne koydu. Sonra bir pørnø film koydu. Evet, sanırım bizim sikiş başlamak üzereydi. Bana, "Yere oturalım rahatça şöyle, hadi gel!" dedi. Ben de, "Önce üstümü değiştireyim..." dedim, paketleri aldım ve giriş kattaki ilk gördüğüm odaya girdim. Üzerimi değiştirdim. Üstümde şimdi kırmızı dantelli bir Beybidoll vardı. Göğüslerim gözüküyor, ucunda kurdele vardı. Altımda yine kırmızı, dantelli tanga külodum vardı. Ayağımda ise topuklu, üstü tüylü bir terlik vardı. Kıyafetim kırmızı rujumla tamamlanmıştı. Saçlarımı açmıştım. Evet, bu halimle tam bir orospuydum. Salona döndüğümde pørnø çoktan başlamış, Cavit bey de üstünü çıkartmış, sadece Boxerla yerdeki beyaz uzun tüylü peluş halının üzerine oturmuştu. Beni görünce bir ıslık çaldı ve "Üfff, sen gel bakayım kucağıma otur!" dedi. Cilveli hareketlerle gittim kucağına oturdum. Beni uzun uzun öptü, göğüslerimi öptü, kulak memelerimi emdi, "Harika kokuyorsun!" dedi.

O benim kulak mememi emerken, ben de onun göğsündeki kılları okşuyor, kılları hafif hafif çekiyordum. Sonra elini bacağıma atıp, bacaklarımı araladı. Ben de bir ayağımı sehpanın üstüne koydum, iyice ayırdım bacaklarımı. Eli şimdi tangamı kenara çekmiş, amcığımı okşuyordu. Ben de onun Boxerını sıyırıp, ayaklarından çıkardım, yarağını aldım elime, sıvazlamaya başladım. Yarağının başı iyice şişmiş, morarmaya başlamıştı. Dayanamayıp toparlandım, hemen yarağına yumuldum. Yarağının başını yavaş yavaş dudaklarıma sürtüyor, dilimi gezdiriyordum. Bunu yaparken de taşaklarını okuyordum. Yarağını ağzıma alıp emmeye başladığımda, o da kasılıp inlemeye başladı. Keyif aldığı her halinden belliydi. Yarağı ağzımda iyice büyüyordu. Boşalmamak için kendini tutuyordu belli ki. Kısa bir an yarağını ağzımdan çıkarıp, "Hadi boşal ağzıma, yutayım döllerini, sik ağzımı hadi aşkım!" deyip yeniden soktum ağzıma ve emmeye devam ettim. Birden gırtlağıma kadar sokup yanardağ gibi patladı. Yutuverdim hepsini. Sonra ağzımdan çıkarıp yarağının başını öptüm ve "Sen harika bir erkeksin, yarağın çok müthiş, döllerinin tadı da bir başka!" dedim.

Sarıldı bana. Bu söylediklerimi daha önce hiçbir kadından duymamış. Biraz dinlendikten sonra beni yatırdı yere, tanga külodumu çıkardı, gömdü başını amcığıma. Kokluyor, öpüyor, yalıyor, parmaklarını sokup çıkartıyor amıma. Arada bir de baş parmağını götümün deliğinde gezdiriyor, başparmağını götüme sokmaya çalışıyordu. O böyle yaptıkça ben de zevkin doruklarına çıkıyordum. Sonra yeniden kalkmakta olan yarağını gösterdi ve sırtüstü yattı, beni üstüne ters aldı, 69 olduk. Ben onun yarağını emerken, o da göt deliğime diliyle masaj yapıyordu. İki parmağını amıma sokmuş, sanki parmağıyla kavanozdan bal çıkartıp yalıyormuş gibi, resmen zevk sularımla ıslattığı parmaklarını emiyordu.

Yarağı yeterince sertleşince beni üstünden indirdi, yere yatırdı, yan çevirdi, bacağımı araladı, arkadan amıma soktu yarağını. Gidip geliyordu. Bir taraftan da meme uçlarımı parmaklarıyla kıvırıyordu, ufalıyordu. Harika bir şeydi bu. Bir süre sonra yarağını amımdan çıkarıp, sırtüstü yattı ve kalkıp yarağına ters oturmamı söyledi. Kalkıp dediği gibi oturdum, yarağını amıma alarak. "Yavaş, kıracaksın!" dedi. Kalktım, tekrar aynı pozisyonda, ama busefer ağırlığımı vermeden, elimle yarağını tutup yavaş yavaş amıma sokup sokup çıkartmaya başladım. O ise ellerini başının altına kenetlemiş, yarağının amıma giriş çıkışını seyrediyordu. Sonra isteği üzerine yüzümü ona döndüm. Başladı sırayla memelerimi emmeye, bir taraftan da amıma pompalamaya devam ediyordu. Bu durum beni iyice azdırıyordu. İkimiz de aynı anda boşaldık.

Kan ter içinde kalmıştık. Banyoya gidip güzelce yıkandık. Banyodan çıkınca, o salona gitti, ben de iki dakika müsade isteyip paketleri bıraktığım odaya gittim. Bu sefer dantelli siyah iç çamaşırı takımı giydim. Üstüme de beyaz saten gömleği giyip, düğmelerini de kapatmadım. Salona gittim. Yine ıslık çaldı, müthiş olduğumu söyledi. Yanına oturdum. Bana da bira açmıştı. İlk defa bira içecektim. Biralarımızı içtik, biraz çerez, biraz meyva yedik. Biranın tadı rakıdan daha güzel geldi bana. İlk şişeler bitmişti, ikinci biraları da açtı. Kendimize gelmiştik biraz. Bacaklarımı okşadı. Saten gömleğimi çıkarmadan, dantelli südyenimin üstünden taşan göğüslerimi öptü. Sonra bacaklarımın üstüne yattı ve o halde südyenimden kurtartdığı memelerimi emmeye başladı. Ben de yine göğsündeki kılları çekiştiriyordum. Epeyce emdi memelerimi. Göz göze geldik. "Doydun mu memelerime?" deyince, "Doymak mümkün mü? Sabaha kadar emsem bu memelerini ve amını, doymam ben!" dedi.

Baktım yarağı yine kalkmıştı, elimi atıp okşadım biraz. Müsade isteyerek kalktı, çekmecelerin birinden Vibratör ve krem aldı geldi. Dörtayak üzerine domalmamı istedi. Domaldım hemen. Vibratörün titreşimini çalıştırıp, amıma soktu. Titreşim amımdan bütün vücuduma yayıldı sanki. Sonra, "Götüne girmek istiyorum, müsade var mı?" diye sordu. "Tabi erkeğim, neremi istiyorsan sikebilirsin!" dedim. "Harikasın, iyice aç bacaklarını ozaman!" dedi. Açtım bacaklarımı iyice. Göt deliğimi epeyce bir yaladı, parmaklarıyla genişletti. Sonra kremi de sürdü göt deliğime ve daha ne olduğunu anlamadan öyle bir soktu ki yarağını götüme, çığlığı bastım. İlk defa Ali bey sikmişti götümü, ama hiç bu kadar acımamıştı. Cavit bey şimdi götüme yarağını köküne kadar sokup çıkarttıkça, benden elimde olmadan anırır gibi sesler çıkıyordu. Amımda Vibratör titreşiyor, götüme de gerçek yarak girip çıkıyordu ve ben zincirleme orgazm olup boşalıyordum. Cavit bey ise parmaklarını ağzıma sokmuş, şuursuzca götümü sikiyordu...

Sonunda o da boşalmış ve yarağı götümün içindeyken üstüme kapaklanmış kalmıştı. İkimiz de burnumuzdan soluyorduk ve yine terden sırılsıklam olmuştuk. Dizlerimin ağrıdığını söyleyince, yarağını götümden çıkarıp üstümden kalktı. Beni de kaldırdı, gidip yıkandık tekrar. Ama bacaklarım titriyordu. Salona geldiğimizde bana, "Bitirdin beni aşkım, müthiş bir kadınsın, seni sürekli sikmek isterim, ama bu günlük bu kadar yeterli, hadi giyin de çıkalım!" dedi. Çok sevinmiştim buna, bir daha sikmek isteseydi dayanamazdım sanırım. O salonda giyinirken, ben de odaya gidip normal kıyafetlerimi giyindim. Salona geldiğimde çantama tomarla para koyarken gördüm. Birbirimize teşekkür edip, öpüştük, villadan çıktık. Arabaya bindik hareket ettik, ama bir süre götümün üstüne oturamadım, çok canım yanıyordu. Beni büronun önünde indirdi, kendisi devam etti. Ben de iç çamaşırlarımın olduğu paketleri bürodaki dolabıma koyup çıktım. Bir taksiye bindim, eve gittim.

Eve girer girmez, görümceme, "Başım ağrıyor, çok yorgunum!" dedim ve odama gidip yattım. Kayınpederim evde değildi, muhtemelen kahvehaneye gitmişti. Aradan birkaç saat geçmişti, görümcem geldi uyandırdı, "Yenge yemek hazır, hadi gel babam çağırıyor!" dedi. Kalktım, elimi yüzümü yıkadım, yanlarına gittim. Kayınpeder belli ki para istiyordu, fazla mesaiden geldiğimi biliyordu. Hemen çıkartıp geçen günkünden biraz daha fazla para verdim. Kayınpederim, "Aferin kızım sana, bak isteyince nasıl çalışıyor insan!" dedi ve parayı cebe indirdi.

Kayınpederimin ağzı kulaklarına varıyordu, çalıştığım ve para getirdiğim için çok memnundu. Hoş ben daha çok memundum bu durumdan. Hem evde oturup sıkılmıyordum, hem bir sürü para biriktiriyordum. Hem de bol bol yarak yiyordum ve erkeksizliğimi gideriyordum. Evdekiler de beni daha çok seviyorlar ve artık bana evişleri yaptırmıyorlardı. Yemekten sonra sofrayı da görümcem topladı, bulaşıkları yıkadı, çay demleyip getirdi, meyva hazırlayıp getirdi. Aslında görümceme de çok üzülüyordum, normalde benim yaptığım evişlerini zavallı kızcağız yapıyordu şimdi. Yine de keyfime diyecek yoktu, onlarla oturdum biraz TV seyrettim, sonra odama gidip yattım. Ertesi gün Pazar'dı, iş te yoktu, 'Fazla mesai!' de yoktu.

Pazar sabahı geç uyandım. Uyanık halde yatakta bir süre tembel tembel yattım, gerindim. Sütyen takmam, sadece külot ve gecelikle yatarım hep. Geceliği sıyırıp göğüslerime baktım, Cavit bey morartmış mı diye. Morluk falan yoktu, çok güzel görünüyorlardı. Açlıktan midem guruldamaya başlayınca kalktım. Sütyenimi takıp eşofmanlarımı giydim, elimi yüzümü yıkadım, salona geçtim. Kayınpederim yine kahvehaneye gitmişti. Görümcem evde tekti, TV'deki moda programlarından birini seyrediyordu kızcağız. Beni görünce hemen gülümseyerek kalktı, "Günaydın yenge, kahvaltını hazırlayım!" diyerek koştu mutfağa. Görümcem liseyi bu sene bitirmiş, evde kısmetini bekliyordu. Aklı fikri, biran önce zengin biriyle evlenip, evin baskısından kurtulmaktaydı. Babaevinde sıkılan her genç kız gibi, o da evlenince daha özgür ve bolluk içinde yaşayacağını sanıyordu. Görümcem çok güzel bir kızdı, boyu posu da yerindeydi, ama henüz hiç talibi çıkmamıştı.

Ben kahvaltımı yaparken, görümcem de bana eşlik etmek için kendine çay doldurdu. Neşeli bir şekilde kahvaltımı yaptım, sohbet ettik. Görümcem masayı toplarken kalktım yardım ettim. Sonra içimden geldi, "Hadi Müjgan, seninle bugün Kızılay'a inip, biraz gezip dolaşalım! Ben babamı arar izin alırım!" dedim. Görümcem, "Ciddi misin yenge!" diyerek sevinç çığlığı attı ve boynuma sarıldı. Ben de ona sarıldım. Ama o bana okadar sıkı sarılıyordu ki, eşofmanın üzerinden bile vücudunun sıcaklığını hissediyordum. Yanağı yanağıma, göğüsleri de göğüslerime yapışmıştı. Göğüslerinden göğüslerime sanki elektrik akımı geçiyor, tüm vücuduma yayılıyordu. İçim bir tuhaf olmuştu, göğüs uçlarımın sertleştiğini hissediyordum. Bacak aram da karıncalanmaya başlamıştı. Biraz daha o halde kalsak, kesin orgazm olacaktım.

Gülerek, "Tamam Müjgan! Yeter bu kadar!" dedim. Ama görümcem, "Seni çok seviyorum yenge!" diyerek daha sıkı sarılıyor ve yanağıma ıslak ıslak öpücükler konduruyordu. Sanki içimde ılık ılık birşeyler akıyordu. "Dur kız, boşaltacaksın beni!" deyince, görümcem sarılmayı bırakıp çekildi. Ama yüzü kıpkırmızı olmuştu. Acaba o da benim hissettiklerimi hissetmiş miydi, bunu bilmiyordum. "Hadi oyalanmayalım, giyinip çıkalım!" dedim. Giyinirken kayınpederimi aradım, "Baba, biz Müjgan'la Kızılay'a ineceğiz, biraz dolaşacağız!" dedim. O da, "Tamam kızım, ama akşam erken gelin! Haa, iktisatlı olun, gereksiz şeylere para harcamayın!" dedi. "Tamam baba!" deyip kapattım. Giyinip evden çıktık. Otobüs durağına kadar yürüdük. Ben ordan geçen bir taksiye el edince, görümcem şaşırdı, "Çok para tutar yenge, otobüsle gitseydik?" dedi. "Takma kafana, hadi bin!" dedim, arka kapıyı açtım, bindik. Şöföre Kızılay'a gideceğimizi söyledim.

Kızılay'da indik taksiden, yürüyerek epey bir dolaştık. Kavaklıdere, Küçük Esat, Tunalı Hilmi'de falan gezdik, Kuğulu parka gittik. Karnımız acıkınca güzel bir Cafeye oturduk, birşeyler yedik, içtik. Tabi iki tane genç güzel bayan olunca, erkekler sürekli takılıyor, asılanlar oluyor, çıkma teklifi falan ediyorlardı. Görümcem erkeklerin bu ilgisi karşısında hemen yılışıyordu. Bazıları çok yakışıklı gençler olsa da, ben onların bu teklifleri nazikçe geri çeviriyordum, (Kusura bakmayın, bizim sevgililerimiz var!) veya (Biz Lezbiyeniz!) diyerek görümceme sarılıp, yanağından öpüyordum. Erkekleri başımızdan savınca da, arkalarından gülüşüyorduk. Daha sonra yine Kızılay'a yürüdük, AVM'leri, mağazaları gezdik. Görümcemin içi gidiyordu vitrindeki pahalı şeyleri gördükçe. İstesem, gördüğümüz şeyleri alacak param vardı, ama görümceme bunu açıklayamazdım. Onun için birşey almadan çıkıyorduk. Akşama kadar gezdik, eğlendik, sonra bir taksiye atladık. Mahalleye gelince yine otobüs durağında indik, eve kadar yürüdük.

Eve girdiğimizde, kayınpederimin ilk sorduğu şey, "Gereksiz para harcadınız mı?" oldu. "Yok baba, sadece birer çay içtik!" dedim. Akşam yemeğini hazırlamakla yine görümcem görevlendirildi. Yemekten sonra, herzamanki gibi, hep beraber oturup, TV, çay, meyva faslından sonra, ben müsaade istedim, yatmak için. Yarın işe gitmem gerekiyordu çünkü. Ben odama girdikten hemen sonra TV'nin sesi kesildi, onlar da odalarına çekildiler. Geceliğimi giyinip, yattım, uyudum.

Kaç saat uyuduğumu bilmiyorum, gece bir ara odamın kapısının açılmasıyla uyandım...

Kimdi ki bu acaba? Evde sadece kayınpederim ve görümcem vardı. Birkaç saniye bekledim, gelenin ışığı açması için. Ama her kimse, içeri girip, ışığı açmadan yavaşça kapıyı kapattı. Işık açılmayınca telaşla, "Kim o?" diyerek doğruldum ve el yordamıyla komodinin üzerindeki gecelambasının düğmesini aramaya başladım. "Yenge, korkma, benim..." dedi görümcem fısıldayarak. Gecelambasını açtığımda, görümcem geceliğiyle karşımda dikiliyordu. "Kız hayırdır, ne oldu? Kötü birşey mi oldu?" dedim. Görümcem fısıldayarak, "Birşey yok yenge... uyku tutmadı da... konuşmak istedim seninle..." dedi. Gecenin bu saatinde benimle konuşmak istemesine anlam veremedim, ama ben de onun gibi fısıldayarak, "İyi de, niye ışığı açmıyorsun? Ödümü kopardın kız! Hırsız sanıp bağıracaktım az kalsın! Hem niye fısıldıyorsun? Gel şöyle, derdin ne bakayım?" dedim.

Görümcem geldi yatağın kenarına oturdu ve yine fısıldayarak, "Şeyy, yenge... Bugün çok güzel vakit geçirdim seninle, teşekkür ederim!" deyip sarıldı ve yanağımdan öptü. Ben de, "Gebermeyesice, ben de önemli birşey var sandım! Teşekkür etmene gerek yok canım, istersen daha sık gezer dolaşırız!" dedim, ben de ona sarıldım. Sabah mutfaktaki durumun bir benzeri yaşanıyordu, yine birbirimize sarılmıştık. Ama busefer gecenin bir saatinde benim yatakodamda, yatağımın üzerindeydik. İkimiz de gecelikle olduğumuz için vücudunun sıcaklığını daha çok hissediyordum. Ve busefer ne olursa olsun (Tamam, yeter bu kadar!) demiyecektim. Görümcemin de daha fazlasını istediğinden emindim çünkü. Kelimelere gerek yoktu, vücut dili herşeyi anlatıyordu. Titriyordu körpe vücudu. Ama soğuktan değil, heycandadı titremesi.

Yine de utandırmamak için, "Sen üşüyorsun kız! Gir yorganın altına, çabuk!" deyip, yorganı açtım. Sonra yorganı çektim üstümüze. Görümcem iyice sokuldu bana. Sarıldık birbirimize. Bir süre hareketsiz yattık o halde. Sadece nefes alışverişini duyuyordum. Nefes alıp verirken inip kalkan göğüsleri göğüslerime değiyordu. Sonra bir ayağını koydu ayağımın üzerine. Dizini de bacağıma değdirmişti. Şimdi dizini bacağımda yukarı aşağı oynatıyordu hafiften. Diziyle bacağımı okşuyordu. Onun bir eli benim belimdeydi, benim de bir elim onun sırtını okşuyordu. Yanak yanağaydık. Hiç konuşmuyorduk. Onun ne istediğinden emindim. Onun bu istediğini benim istediğimden de emindim. Ama o, belki kızacağımdan çekiniyor, ürkek ve temkinli davranıyordu. Bir sonraki adımı atmamızı benden bekliyordu.

Sırtını okşayan elimi yukarı çıkardım ve omuzbaşından tutup, bana yapıştırdığı vücudunu vücudumdan biraz araladım. Yanağı da yanağımdan ayrılmıştı böylelikle. Şimdi göz göze ve burun burunaydık. Sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Gözleri kapandı ve sanki birşey söyleyecekmiş gibi dudakları aralandı. Ben de dudaklarımı araladım ve yavaşça etli dudaklarına dokundurdum. Sonra küçük küçük buseler kondurdum dudaklarına. Önce hiç karşılık vermedi, ama sonra o da öptü. Deli gibi öpüşmeye başladık. Kah onun dili benim ağzımda, kah benim alt dudağım onun ağzında, emişiyorduk. İkimiz de burunlarımızdan soluyorduk. Ellerimiz de kendiliğinden okşayacakları yeri bulmuştu. Biz çılgın gibi öpüşürken, ellerimiz de birbirimizin götünün yanaklarını avuçluyor, yoğuruyor, çekiyor, ayırıyor, okşuyordu.

Dudaklarımı dudaklarından ayırmadan geceliğimi çıkarmaya çalıştım. Ama beceremeyince öpüşmeyi bırakıp doğruldum ve öyle çıkardım geceliğimi. Sonra görümcemi de doğrultup, onun da geceliğini çıkardım. O da benim gibi sütyensizdi. Çok güzel, dolgun, yuvarlak ve diri göğüsleri vardı. Gece lambasının vuran loş kırmızı ışığında daha bir çekiciydi memeleri. Uçları benimkiler gibi uyarılmış, sertleşmişti. Nazikçe avuçladım memelerini. Hafif hafif daireler çiziyordum memelerine. Bastırmadan, sıkmadan. Sanki avuçlarımda birer kuş varmış gibi okşuyordum memelerini. Uçları muhteşem görünüyordu. Eğilip öpücükler kondurdum uçlarına, sırayla. Göğüsleri şimdi daha çok kalkıp iniyordu nefes alırken. Derken görümcem de benim göğüslerime ellerini attı ve okşamaya başladı. Ensesinden hafifçe bastırdım yüzünü göğüslerime doğru. Yumuldu göğüslerime, sırayla öpüp emmeye başladı memelerimi. Bir eli de bacak aramda geziniyor, külodumun üstünden amımı okşamaya çalışıyordu. Amım ıslanmıştı.

Çevik bir hareketle külodumu çıkarıp attım. Sonra da görümcemi hafifçe ittirip, sırtüstü uzattım yatağa. Külodunu yanlardan tutup aşağıya sıyırmak istedim. Hemen ellerime yapıştı ve fısıldayarak, "Şeyy... epeydir ağda yapamadım yenge..." dedi. "Önemli değil canım, bir ara gider yaptırırız!" deyip, ellerimi ellerinden kurtardım ve sıyırdım külodunu aşağıya. O da kalçasını kaldırıp, tamamen çıkarmama yardımcı oldu. Hakikaten, oldukça uzamıştı amının kılları, tahminimce 6-7 aydır alınmamıştı. Sonra görümcemin üzerine eğildim. Göğüslerim göğüslerine değiyordu. Yüzüne dökülmüş saçlarını kulağının arkasına atıp, dudaklarını öpmeye başladım. Boynunu boğazını öperek göğüslerine, ordan da göbeğine indim. Göbeğini öperken, parmaklarım da amının kıllarını kurcalıyordu.

Sonra aşağıya kayıp, yüzüm amına gelecek şekilde uzandım bacak arasına. İki elimle dizlerinden kırıp bacaklarını yanlara açarak geri ittirdim. Şimdi görümcem karşımda, Jinekolog sandalyesinde uzanmış gibiydi. Parmaklarımla amının kıllarını sağa sola yatırıp, klitorisini ortaya çıkardım. Sağ elimin başparmağını ağzımda ıslatıp, başparmağımla klitorisine hafif hafif masaj yapmaya başladım. Görümcem yastığı ağzına alıp ısırmaya başlamıştı. Ama bu daha birşey değildi, yeni başlamıştık! Diğer elimle de aşağıdaki kılları sağa sola yatırıp, amının küçücük dudaklarını ortaya çıkardım. Ve yumuldum am dudaklarına. Bir yandan klitorisini okşarken, aynı anda amının dudaklarını sırayla öpüp, yalıyor ve emiyordum. Arada bir de dilimi amının deliğinden içeri sokup çıkarıyordum.

Görümcemin ağzında ısırdığı yastık olduğu halde kısık kısık inlemeleri yükseliyordu. Ben amını dillemeyi hızlandırdıkça, buna paralel olarak görümcemin çırpınmaları da hızlanıyordu. Başparmağımı göt deliğine sokunca, titremeye, kasılmaya başladı. Kıvranması arttı. Aniden iki ayağını da kaldırıp bacaklarını boynuma doladı. Daha fazla dillemeyim diye boynumu mengene gibi sıktırıyordu bacaklarıyla. Beli yükselip iniyordu durmadan. Evet, görümcem orgazm olup boşalıyordu. 2-3 dakika kadar sürdü orgazmı. Ama ben de boğulacaktım nerdeyse. Rahatlayınca, bacaklarını boynumdan gevşetti, yanlara düşürdü. Ben de doğruldum, bacak arasına bağdaş kurup oturdum, seyrediyordum. Can çekişir gibi, Uzun uzun, derin derin soluklanıyordu halen. Biraz sürdü nefes alış verişinin düzelmesi.

Sonra yatağın üstünde emekleyerek yanıma geldi. Ben halen bağdaş kurmuş oturuyordum. "Seni çok seviyorum yenge!" deyip, dizlerinin üstüne dikeldi, yüzümü ellerinin arasına alıp, dudaklarımı öptü. Ben de dizlerimin üstüne dikildim, "Ben de seni çok seviyorum canım!" dedim. Öpüştük biraz, dizlerimizin üstünde doğrulmuş halde. Ellerimiz yine birbirimizin götünün yanaklarını okşuyor, avuçluyor, yoğuruyor, ayırıyor, çekiyordu. Ama görümcemin bir parmağı sanki belirli bir yeri arıyor gibiydi göt yanaklarımın arasında. Parmağı aşağı iniyor, amıma değince hemen yine yukarılara çıkıyordu. Belli ki göt deliğimi arıyordu. Elimi arkaya attım, arayan parmağını tuttum ve götümün deliğine götürdüm. Parmağının ucuyla biraz okşadı göt deliğimi, sonra da parmağını sokmaya çalıştı. Belli ki götümü parmaklamak istiyordu. Bunu yapması benim de hoşuma gidecekti.

Ama o pozisyonda biraz zordu. "Canım, bir saniye!" deyip arkamı ona döndüm ve dört ayak oldum, bacaklarımı ayırdım. Götümün yanaklarını biraz öptü, okşadı, yoğurdu. Sonra parmağını soktu götümün deliğine. Görümcemin incecik parmağı, Cavit beyin kalın yarağını yemiş götüme, hiç zorlanmadan girmişti. Oraya kadar iyidi de, parmağı götümde öylece duruyordu. Hareketsiz. Yine kılavuzluk yapmam gerekti. Elimi arkaya atıp, elini bileğinden yakaladım ve elini birkaç kez ileri geri hareket ettirdim. Böylelikle parmağı da götüme girip çıkıyordu. Ne yapması gerektiğini anlamıştı, ben elini bırakınca, kendisi sokup çıkarmaya devam etti. Ben de amımı ovuşturmaya başladım.

Amımı ovuşturduğumu farkedince, elimi ittirdi ve kendisi amımla da ilgilenmeye başladı. Şimdi hem götümü parmaklıyor, hem amımı ovalıyordu. Omuzumu ve yüzümü iyice yatağa yapıştırdım. Götüm iyice dikilmişti şimdi. İki elimi de arkaya atıp, götümün yanaklarını olabildiğince ayırdım, rahat yapsın diye. Müthiş zevk alıyordum, ama orgazm olmam için birşeyler eksikti sanki. "Yalasana canım!" dedim. Amımı ovalamayı bıraktı ve yalamaya başladı. Parmağı götüme girip çıkmaya devam ediyordu.

Aynı anda ıslak dili amımda gezinirken çok zevk veriyordu, ama parmağı yeterince kalın değildi. "Dur, bekle biraz!" dedim, kafamı kaldırıp komodinin üstündeki şeylere göz gezdirdim. Tam istediğim kalınlıkta olmasa da, saç fırçamın sapı kalındı. Uzandım, aldım ve "Al, bunun sapını sok götüme!" dedim. Eski pozisyonumu aldım, diktim götümü. Bu isteğim sanki onu şaşırtmıştı. Kısa bir çekimserlikten sonra, yavaş yavaş soktu fırçanın sapını götüme. Evet, şimdi daha iyi olmuştu, götümü doldurmuştu. Görümcem fırçanın sapını götüme sokup çıkarıp, amımı yalarken, ben de klitorisimi okşayınca, fazla sürmedi, inleye inleye orgazm oldum. Aslında avazımın çıktığı kadar sesli inlemek isterdim, ama kayınpederimin uyanıp, bizi o halde yakalaması facia olurdu.

Üstüne basılmış kurbağa gibi, yüzükoyun yapıştım yatağa. Fırçanın sapı halen götümdeydi, görümcem tutuyordu halen fırçayı. Belimi, sırtımı, omuzbaşlarımı öpüyordu. Küçük küçük buseler konduruyordu terlemiş tenime. Elimi atıp, fırçayı çıkardım götümden. Doğruldum. Görümcemin dudaklarını öptüm ve "Canım, artık gitsen iyi olacak..." dedim. "Yaa yenge, ben senle uyumak istiyorum!" dedi. Bu benim de hoşuma giderdi, ama, "Belki başka zaman o da olur canım!" deyip, giyinmesi için külodunu ve geceliğini eline verdim. İstemeye isteme giyindi. Son bir kez daha öpüştük. Sonra, geldiği gibi sessizce gitti.

Ben de gayet rahatlamış bir halde yattım, uyudum. Hep kadın kadına sevişmenin nasıl birşey olduğunu merak edip dururdum. Bunu şimdi öğrenmiştim ve çokta hoşuma gitmişti. Bir erkekle sikişmekten, gerçek yarak yemekten asla vazgeçemezdim, ama kadın kadına da zevkliydi...

Pazartesi sabahı erkenden kalkıp işe gitme hazırlığı yaparken evdekiler uyuyordu daha. Kapıdan görümceme baktım. Yüzü duvara dönük halde, yan yatmıştı. Yastığı, bir sevgili gibi bacaklarının arasına sıkıştırmıştı, amının olduğu bölgeye. Bu kız çok azgındı, ama yere bakan yürek yakan cinsten. Belki de rüyasında benimle sevişiyordu, yada yakışıklı bir gençle sikişiyordu, kimbilir. Uyandırmamaya özen göstererek kapısını tekrar kapatıp, evden çıktım. Büroya gidene kadar görümcemi düşündüm, dün gece yaşadıklarımızı.

Öğleye doğru Ali bey büroya sevinçle geldi, "Aferin kız sana, sayende Cevat ihaleyi bize verdi, köşeyi döndük!" diyerek beni kucakladı, öptü. Sonra ceketinin cebinden oldukça kabarık bir zarf çıkardı ve "Al, bu senin ikramiyen! Cavit bey çok memnun kalmış senden, önümüzdeki haftasonu tekrar istiyor seni! Adamı çıldırtmışsın, hele götten sikmesine de izin vermişsin ya, anlata anlata bitiremedi! Hoş benim sayemde oldu, ilk ben bozdum bu götü, şanslıyım!" dedi, popomu avuçladı. Zarfı açıp içine baktım, gözlerim yuvalarından fırlayacaktı, hayatımda hiç bu kadar çok parayı bir arada görmemiştim. "Sana tavsiyem, bu parayı git bankaya kendi adına hesap aç, yatır. Kimseye de söyleme! Haa, verdin mi geçen günkü paranın bir kısmını kayınpederine?" dedi.

"Evet verdim!" dedim. "İyi yapmışsın, godoş memnun olmuştur. Valla bir haberi olsa, hiç affetmez o da siker seni!" deyince, ağzım açık kaldı, "Nasıl yani?" dedim. "Nasıl olacak, bildiğin siker işte! Kayınpederin de az godoş değil, ama parası yok şimdi! Parası olsa arada bir gelir sorar bana, var mı sikilecek birileri diye! Para olmayınca olmuyor bu işler!" dedi. Ben telaşla, "Ama haberi yok, değil mi?" dedim. "Dalga mı geçiyorsun! Aman haaa, ağzından kaçırma sakın! Bu konu kapandı gitti, tamam mı! Hadi şimdi benim kahvemi yap gel yanıma, memişlerini özledim!" dedi.

Zarfı çantama koydum, kahvesini yaptım götürdüm. Beni masanın üstüne oturttu, bacaklarımı araladı, hemen buluzumu yukarı sıyırdı, sütyenimi çözüp, gömdü kafasını memelerime. Kokladı, öptü, yaladı, emdi memelerimi. Arada bir bacaklarımı okşadı, külodumun üzerinden amımı kokladı, sonra yine memelerimi emdi. "Seni getirdiği için o godoş kayınpederine bir teşekkür hediyesi göndermek lazım, unutma da ona bir iki tane gömlek alalım!" dedi. "Tamam!" dedim. Dudaklarımı öpüp, "Hadi şimdi git işlerinin başına!" dedi.

O gün birara bankaya uğradım, hesap açtım, paraları yatırdım. Kalan zamanda da bürodaki işlerle ilgilendim. Akşama doğru Ali bey içeriden seslendi. Odasına gittiğimde, "Hümeyra şu parayı al, giderken gömlek işini unutma!" dedi. "Tamam, çıkıyorum o zaman!" dedim. "Yooo hemen gitme, biraz sevişelim, ondan sonra gidersin! Bu günkü istihkakımı alayım, şu siyah çamaşırlarını giy de gel hadi!" dedi. Gittim dışkapıyı kilitledim, siyah iç çamaşırlarımı giyip vardım yanına. Beni tekli koltuğa oturttu, bacaklarımı da kaldırıp koltuğun kolçaklarına koydu. Önüme diz çöktü. Amım ve götüm olduğu gibi karşısındaydı şimdi. Dantelli tangamın üstünden amımı kokluyordu.

Tangamın kenarından parmağını soktu amıma. Biraz karıştırdıktan sonra parmağını ağzına götürdü, parmağını yaladı ve "Bakıyorum yine sulanmışsın sen! Şerbet gibi de tatlı!" dedi. Tangamı yana çekip başladı amımı yalamaya. Yaladıkça ben azıyordum, "Yeter ama Ali bey, hadi biraz da ben yarak yalayım!" dedim. "Ozaman 69 yapalım, ikimiz de mahrum kalmayalım bundan!" dedi. Yere halının üstüne yattı. Beni üstüne ters aldı, 69 olduk. Ben onun sikini emip yalarken, o da benim amcığımı yalıyor, emiyor, parmakları ile amımı ve götümü sikiyordu...

"Daha fazla dayanamıyacağım ben yavrum!" diyerek hemen beni kaldırıp koltuğa domalttı. Arkama geçip götüme kökledi. Ve sikmeye başladı. Öyle hızlı pompalıyordu ki götüme, göğüslerim sallanıyordu. Arada bir kalçama tokat atıyor, üstüme eğilip alttan göğüslerimi mıncıklıyordu. Ve bu beni dahada şehvetli kılıyordu nedense. Sırayla biraz götümü sikiyor, sonra da amıma geçiriyordu. 10-15 dakika beni o pozisyonda siktikten sonra boşaldık ikimiz de. Banyoya gittik, bir güzel yıkandık. Saçlarımı kuruttum. Çıktık. Tabii ki gömleklerin parasını da aldıktan sonra. Ben AVM'ye gidip, kayınpederim için iki tane gömlek, ona uygun da iki kravat aldım. Çok pahalıydı aldıklarım, ama yine de arttı verdiği para. AVM'nin çıkışında ünlü bir baklavacı vardı. Canım ne zamandır tatlı istiyordu, ordan da büyük bir kutu baklava alıp eve gittim.

Eve girdiğimde görümcem mutfakta yemek hazırlıyordu. Kayınpeder ise oturmuş haberleri seyrediyordu. "Baba, Ali bey para verdi, git babana hediye al dedi. Bakalım beğenecek misin?" deyip paketleri verdim. Kayınpeder açınca çok sevindi, ayağa kalktı, teşekkür etti, yanaklarımdan ıslak ıslak öptü birkaç kez. "Aslan gelinim benim, sen birtanesin!" diyerek sırtımı sıvazladı. O anda aklıma Ali beyin kayınpederim hakkında söylediği şeyler geldi. Acaba kayınpederim de beni siker miydi gerçekten? Yarağı nasıldı acaba? En son nezaman birisini sikmişti acaba? Parasızlıktan çapkınlık ta yapamıyordu, üstelik kayınvalidem öleli epey olmuştu!

Ben bu düşüncelere dalmışken, kayınpederim popoma bir hafif bir şaplak attı ve "Hadi güzel gelinim, yemeğimizi yiyelim, acıktım ben!" dedi. "Tamam baba!" diyerek odama gidip üzerimi değiştirdim. Elbiselerimi çıkardığımda, altımdaki külotun ıslanmış olduğunu farkettim. Tuhaf bir durumdu bu, kayınpederim hakkında o şeyleri düşünürken, amım sulanmış ve ve külotumu ıslatmıştı. Bunun nasıl olabileceğine hayret ede ede külotumu değiştirdim. Eşofmanlarımı giyip mutfağa geçtim. Yorgun olduğum halde görümceme sofrayı hazırlamasına yardım ettim. Görümcem, dün gece yaşadıklarımızdan dolayı heyecanlıydı, benimle konuşurken yüzü kızarıyor, sesi titriyordu. Ama dün gece hakkında konuşmadık, havadan sudan sohbetlerle sofrayı hazırladık.

Yemek yerken, kayınpederimin beni sikme düşüncesi bir saniye bile çıkmadı kafamdan. Daha bu güne kadar kayınpederimi hep bir baba gibi, kendi babam gibi görüyordum. Ama şimdi onun da seks ihtiyaçları olan bir erkek olduğu düşüncesi beynimden çıkmıyordu bir türlü. Kayınpederim de olsa, sonuçta o da bir erkekti. Acaba normal erkekler gibi, o da beni arzuluyor muydu? Beni düşünerek 31 çekiyor muydu? İçinden hiç geçiriyor muydu, (Ahh şu gelinimi birkez siksem!) diye? Ben banyo yaparken falan beni hiç gözetlemişmiydi anahtar deliğinden? Kirli sepetine attığım iç çamaşırlarımı koklamışmıydı? Ben evde yokken yatakodama girmişmiydi, çekmecelerimi karıştırmışmıydı? Ben neler düşünüyordum! Fakat elimde değildi, düşünmeden edemiyordum. Beynimle amım yer değiştirmiş gibiydi. Ve beynim sulanmıştı!

Görümcemin, "Yenge, yemeğini yesene, soğudu iyice!" diye dürtmesiyle kendime geldim, tabağımdaki yemeği kaşıkladım. Baklavayı da yemekten sonra afiyetle yedik. Üzerine çaylarımızı da içtikten sonra, kayınpederim, yemeği çok yediğini söyleyip, "Biraz yürüyüşe çıkacağım, ordan da kahvehaneye gideceğim!" dedi gitti. Biliyordum ki, kahvehane kapanmadan önce de gelmezdi. Sofrayı kaldırmaya ve bulaşıkları yıkamaya görümceme yardım ettim. Yine dün gece kakkında tek kelime çıkmadı görümcemin ağzından. Acaba konuyu açmamı benden mi bekliyordu?

Görümcemle kendimize birer çay daha doldurup, geçtik TV'nin karşısına, üçlü koltuğa oturduk. Birden uzun bir sessizlik oldu. Görümcem gözlerini TV'ye dikmiş, boş boş bakıyordu. Sanki birşey düşünüyordu. Sessizliği ben bozdum, "Dün gece hakkında ne düşünüyorsun canım?" diye sordum. Kafasını çevirdi, gözlerime ürkek ürkek bakarak, titrek bir sesle, "Utanıyorum..." dedi. "Niye utanıyorsun ki?" dedim. "Ne bileyim işte... dün gece yaptıklarım için bana kızmışsındır diye..." dedi. "Saçmalama! Niye kızacakmışım ki? Aksine çok hoşuma gitti! Canım benim!" deyip, uzandım dudaklarına bir öpücük kondurdum. Ve öpüşmeye başladık. Çılgınca, dudaklarımı kemirircesine öpüyordu dudaklarımı. Dün geceden daha ateşliydi öpüşmemiz. Kayınpederimin beni sikme düşüncesiyle zaten iyice azmıştım. Canım müthiş sevişmek istiyordu. Ama salonda olmazdı.

Görümcemin elinden tutup, "Kalk odama gidelim!" dedim ve kalktık. Odama gittik. Tam kapıyı kapatacaktım, aklıma birşey geldi, "Sen soyun, ben geliyorum hemen!" diyerek, mutfağa gittim. Dolaptan, farklı boy ve kalınlıklarda iki salatalık seçip, döndüm odaya. Görümcem soyunup yorganın altına girmiş, yorganı boğazına kadar çekmiş, merakla gözlerini kapıya dikmişti. Yerde eşofmanları ve külodu duruyordu. Elimdeki salatalıkları görünce, "Ne olacak onlar yenge?" diye sordu. Ben de gülerek, "Ciddi ciddi soruyor musun?" deyince, "Haa, anladım!" dedi. Aslında ilk gördüğünde anlamıştı, ama saf ayağına yatıyordu küçük orospu. Salatalıkları komodinin üzerine bıraktım ve ben de soyundum. Yatağa girmek için yorganı açmak istediğimde, "Yenge, ışığı kapatırmısın?" dedi görümcem. "Tamam canım!" deyip, gidip kapattım geldim. Gecelambasını açtım, girdim yorganın altına.

Hemen birbirimize sarıldık ve öpüştük. Okşadık birbirimizin göğüslerini, bacaklarını, götlerini. Elimi amına attığımda bir sürprizle karşılaştım. Görümcem amının kıllarını almıştı. Yorganı açmak istediğimde, görümcem önce yorganı tutup açtırmadı. Belli ki amının kıllarını aldığı için utanıyordu. "Utanılacak birşey yok bunda canım!" deyip çektim yorganı üstünden. Bacaklarını sıkı sıkı birleştirmişti. Amı kaymak gibi olmuştu. Klitorisi ve birbirine yapışık, küçücük am dudakları kabak gibi ortaya çıkmıştı. Eğildim, öpücükler kondurdum klitorisine. Dudaklarım klitorisine değdikçe irkiliyordu. Dilimi amının dudaklarında gezindirmeye başladığımda bacaklarını iyice açtı. Ama halen am dudakları birbirine yapışıktı, dilimi aralarına sokup birkaç kez yukarı aşağı yaladığımda, onlar da ayrıldılar. Çok güzel amcığı vardı bu kızın. Küçücük, körpecik ve bakire amı sulu bir 'Kayısı' gibiydi. Ve ben doya doya yemek istiyordum!

Yorganı ayağımla ittirip yataktan tamamen düşürdüm yere ve "69 yapalım!" dedim. "Tamam!" dedi hemen, doğruldu. 69 nedir biliyordu, saf ayağına yatmadı bu kez. Ama birkaç saniyeliğine trafik karıştı, kim kimin üzerine çıkacağı konusunda. Benim sırtüstü yatmamla, görümcem de ters olarak üzerime çıktı. Bacaklarından tutup biraz daha kendime çektim. Şimdi olmuştu. Amı yüzüme yakınlaşmıştı. Kafamın altına yastığı koyduğumda, dilimin amına yetişiyordu. Yine de amını daha rahat yalayabilmem için arasıra kafamı yastıktan kaldırmam gerekecekti. Bu sırada görümcem ilgiyle amımı seyrediyordu. Ama ben onun amını yalamaya başlayınca, o da gömdü yüzünü amıma, başladı yalamaya.

Onun küçücük amının badem gibi dudaklarını içime çekiyordum. Şapurdata şapurdata yalıyor, emiyordum amını. Klitorisini öpüp, yalıyor, emiyordum. Rahat bir 15-20 dakika yaladım, en az iki kere orgazm ettim görümcemi. Yine de doymuyordum yalamaya. Dilimi bazen amının deliğine sokup çıkarıyordum. Ozaman o da benim amımı deli gibi yalıyordu. Ben götüne işaret parmağımı ilk boğumuna kadar soktuğumda irkildi, kafasını kaldırdı. Tamamını sokmamı bekliyor gibiydi. Öyle de yaptım, yavaş yavaş parmağımın tamamını soktum götüne. Sonra sokup çıkarmaya başladım parmağımı. Görümcem amımı yalamayı bırakmıştı, bacaklarımdan tutunarak duruyordu. Götünün parmaklanmasından aldığı zevke konsantre olmuş gibiydi.

Parmağımı götünden çıkarıp, salatalıklara uzandım. İkisini de aldım. Büyük olanı görümceme verdim, "Amıma soksana bunu!" diyerek. Görümcem salatalığı amıma sokarken, ben de küçük salatalığın ucunu görümcemin amının dudakları arasına biraz sürtüp ıslattım. Görümcem salatalığı amına sokacağımı sanıyordu herhalde, yine hareketsiz duruyordu. Ama ben salatalığı görümcemin götüne dayadım ve sokmaya başladım. Ucu biraz girince, kısa bir, "Ahh!" sesi çıktı görümcemden. Salatalığı kıvıra kıvıra, tükürüp, azar azar sokup çıkara çıkara, göt deliğini genişlete genişlete sokuyordum.

Bir süre sonra alışmıştı göt deliği. Artık ben de, onun benim amıma sokup çıkardığı gibi, hızlı hızlı sokup çıkarıyordum salatalığı götüne. Diğer elimin parmaklarıyla da amını okşuyordum, klitorisini ovalıyordum. Arada bir tükürmeyi de ihmal etmiyordum. O da benim amıma tükürüyor, salatalığı amıma sokup çıkarırken, klitorisimi emiyordu. İkimizin de inlemeleri ve çığlıkları yükselerek artmıştı. Özgürce. Kimse duyamazdı nasıl olsa, evde yalnızdık. İkimiz de orgazm olmaya yaklaşmıştık. Önce ben orgazm oldum. Kendimi frenlemeden, çığlıklar ata ata boşaldım. Hemen sonra da görümcemin amının suları yüzüme damlamaya başladı. O da özgür çığlıklar ata ata orgazm oldu, boşaldı.

İkimiz de zevkten bayılmış gibiydik. Kendimize gelmemiz dakikalar aldı. Salatalıkları komodinin üstüne koyduk, sarıldık birbirimize. Öpüştük. Uzunca bir süre birbirimize sarılı yattık. Hiç konuşmadan. Evdeki huzur veren sessizliği bozmadan. Saatlerce bu şekilde yatabilirdik. Saat! Aklıma saate bakmak geldi. Eyvah, kayınpederimin eve gelme saati yaklaşmıştı. Telaşla kalktım, görümceme gitmesi gerektiğini söyledim, külodumu aldım yerden, giydim. Geceliğimi çıkardım dolaptan, geçirdim üstüme. Görümcem de giyindi. Ama yine mızmızlanıyordu gitmemek için. "Yaa yenge..." deyip duruyor, benimle uyumak istiyordu yine.

Dudaklarından öptüm, poposuna şaplak attım. "Hadi canım, hadi aşkım, hadi güzelim, hadi yengesinin gülü!" diye, pohpohlaya pohpohlaya gönderdim odasına. Salatalıklar! Salatalıkları aldım, mutfakta bir poşete koyup, çöp kovasına attım. Ellerimi yıkayıp odama döndüm. Yattım uyumak için. Ama yatakta dönüp durdum bir süre. Saate baktım, kayınpederimin rutin kahvehaneden gelme saati epey bir geçmişti. Ve kayınpederim daha eve gelmemişti. Sonra dalmışım uykuya.

Bir arabanın sesiyle uyandım. Saate baktım, 04:00'e geliyordu. Kalktım perdeyi aralayıp dışarıya baktım, gelen arabadan kayınpederim indi. Muhtemelen arkadaşlarıyla içmekten geliyordu bu saatte. Ara sıra demlenirdi. Araba uzaklaşınca, perdeyi kapatıp yatağa girdim tekrar. Az sonra dışkapının açılma ve kapanma sesi geldi. Bir süre sonra da benim odamın kapısı açıldı, odamın ışığı yandı.

Ve kayınpederimle göz göze geldik...

Kayınpederimi karşımda görünce telaştan ne yapacağımı bilemedim. Reflexle yatakta biraz doğruldum, sütyen takmadığım için, göğüslerim görünmesin diye de yorganı boğazıma çekerek, "Buyur baba?" dedim. Kayınpederim, evlendiğimden beri ilk defa yatakodama giriyordu. Ben evde yokken girip çıkmışsa, bunu bilemem tabii, ama ben odadayken bu ilkti. Kayınpederim hemen parmağını dudağına götürüp 'Sus!' işareti yaptı, ardından da, "Sus, sesini çıkarma sakın!" diye fısıldadı. Ceketini çıkarıp yere attı ve gömleğinin düğmelerini çözerek, yatağa doğru yürümeye başladı. O anda aklımdan, acaba içmeye gittiği arkadaşlarının birinden 'Fazla mesai' sikişmelerimi mi duydu diye geçirdim.

"Baba, ne oluyor? Napıyorsun?" dedim kısık ve titrek bir sesle. Kayınpederim yine 'Sus!' işareti yapıp, "Kes sesini! Gıkını çıkarırsan boğarım seni, öldürürüm! Sonra da o kızım olacak Lezbiyen orospuyu gebertirim! Kimse de elimden kurtaramaz! Bu yaşta evlat katili yapma beni!" dedi. Kayınpederim yatağımın başucunda dikilip, kararlılıkla soyunurken, ben resmen şoktaydım, beynimden vurulmuş gibiydim. Görümcemle sevişmemizden haberi olamazdı. Bu imkansızdı. Ama neden 'Lezbiyen orospu' lafını etti?

"Baba sen içmişsin, sarhoşsun, ne dediğini bilmiyorsun!" dedim. Kayınpederim pantolonunun kemerini çözüyordu o sırada. "Evet bir iki duble içtim, ama sarhoş değilim! Ne dediğimi de, ne gördüğümü de gayet iyi biliyorum! Demek yaraksızlıktan kudurdun, salatalıkla siktiriyorsun kendini! Merak etme, yarak hasretini gidereceğim şimdi, burda gerçek yarak var! Göreceğiz bakalım, kızım mı iyi sikiyor, ben mi!" diyerek önü kabarmış külodunu da indirdiğinde, ben çifte şok yaşıyordum bu kez. Birincisi, demek görmüştü görümcemin amıma salatalık soktuğunu (ama bu nasıl olabilirdi?). İkincisi ise, kayınpederimin yarağı! Damarlı, mantar başlı, iri bir yarağı vardı. Taşakları da şimdiye kadar gördüklerimden kat kat büyüktü. Külodunu çıkardığında, yay gibi gerilmiş yarağı göbeğine yapışmıştı.

"Ama baba..." dememe kalmadı. Bir eliyle kökünden tutup, nişan alır gibi aşağıya doğru bastırdı yarağını. Diğer eliyle de ensemden çekerek, ağzıma dayadı yarağının mantar başını. Besbelli yalamamı istiyordu. Ne isterse yapacaktım. Hem de seve seve yapacaktım. Kayınpederimin beni sikme düşüncesi tuhaf bir şekilde amımı ve külodumu ıslatmamışmıydı? İşte şimdi bu gerçekleşmek üzereydi. Ama acemice davranmam gerekiyordu. Çünkü kayınpederim sadece görümcemle yaptıklarımızı biliyordu, onu da kısmen biliyordu. Yaraksızlıktan kudurduğum için görümcemi ayarttığımı, kızını bu yüzden Lezbiyen ilişkiye teşvik ettiğimi düşünüyordu. Yani sikiştiğim erkeklerden, yediğim yarraklardan haberi yoktu.

Bundan dolayı acemi ve masum davranmam gerekiyordu. Dudaklarımı aralamadım, hareketsizce durdum. Yarağının başını dudaklarıma sürterek, "Hadi, yala!" dedi. Nasıl yapılacağını bilmiyormuşum gibi, dilimi çıkarıp, yarağının başına birkaç kez hafifçe dokundurup çektim dilimi. Kayınpederim sabırsızlanmıştı, "Anlaşıldı, benim salak oğlan hiç vermemiş ağzına! Öyle değil, ağzına alacaksın, dondurma yalar gibi yalayıp, emeceksin! Hadi, aç ağzını!" dedi. Ağzımı biraz açtım ve yarağının başının bir kısmını ağzıma alarak emmeye başladım. Sadece ucunu emzik emer gibi emiyordum, ama ağzıma sokup çıkarmıyordum. "Biraz daha aç ağzını!" deyip bastırdı. Biraz daha açtım, o da tekrar bastırınca başı ağzıma girdi. Ama sanki ağzıma bütün bir domates sokmuşlar gibiydi. Nefes almakta zorlanıyordum, gayri ihtiyari gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü.

Kayınpederim, "Ohhhhhh!" diyerek biraz durdu, sonra geri çekti, yeniden soktu. Çıkardı, soktu. Ve sokup çıkarmaya başladı. Ağzımı sikiyordu, ama sadece yarağının başı girip çıkıyordu. Her nekadar istesem de yarağının hepsini ağzıma alamazdım. Dudaklarım yırtılacaktı. Bir süre sonra dişlerim acıtmış olmalıydı ki, "Anlaşıldı, sen bu işi beceremiyorsun!" deyip çekti ağzımdan. Sonra yorganı çekip ayaklarıma doğru fırlattı. Başucumda dikiliyordu yine. Eli hemen geceliğimin yakasına gitti, ordan daldırıp göğüslerimi okşamaya başladı. Göğüsuçlarım zaten sivrilmişti, onları parmaklarının arasına alıp oynamaya başladı.

Sonra da eğilip dudaklarımı öpmeye başladı. Ben tabi bu öpüşlerine karşılık vermiyordum, dudaklarımı aralamıyordum. Nefesi Rakı kokuyordu. Çenemden tutarak alt dudağımı aldı dudaklarının arasına, biraz emdikten sonra dilini ağzıma soktu, dilini dilimle oynaştırdı. Tekrar alt dudağımı öptü. Ben de şimdi hafiften onun öpmelerine karşılık veriyordum. Öpmeyi bırakıp, "Kay şöyle biraz!" diyerek yatağa girdi. Beni sırtüstü yatırdı, kendisi sol yanının üzerine yattı. Yine daldırdı elini geceliğimin yaka açıklığından, başladı göğüslerimi okşamaya. Dudakları ve dili de şimdi boynumda, boğazımda geziniyor, öpüyor, yalıyordu. Yavaş yavaş göğüslerime iniyordu dudakları, dili.

Geceliğimi çıkardı. Şimdi sadece külotumla yatıyordum. Tamamen serbest kalan göğüslerimi rahatça okşayıp, öpüp, kokladı, yaladı, emdi. Külotuma doğru iniyordu. Sırtüstü yattığım için görmüyordum, ama külotum muhtemelen geçenki gibi ıslanmıştı, çünkü amım sulanmıştı. Biran önce amıma geçmesini istiyordum. Amımı yalamasını istiyordum. Ama kayınpederim göbeğimle külodumun arasında oyalanıyordu. Çıldırıyordum, fakat (Amımı yala!) diyemiyordum. Kayınpederim oyalanmayı uzattıkça uzattı, külodumun kenarlarından görünen tenimi öpüp, kokluyor, yalıyordu. Ve ben kuduruyordum, (Amımı yalasana be adam!) diyemiyordum...

Nihayet iyice kaydı aşağı, doğruldu. Külotumu sıyırdı dizlerime kadar, sonra da ayaklarımdan çıkardı. Ama atmadı hemen kenara, önce kokladı külodumu, "Ohhhh, mis gibi kokuyor!" diye mırıldandı. Sonra benim görümceme yaptığım gibi, ayırdı bacaklarımı, dizlerimden yukarı kırdı. Amım götüm kabak gibi çıkmıştı. Dizlerimin içlerinden, kasığıma kadar sağlı sollu öperek amıma geldi. Gömdü yüzünü amıma. Dudakları amıma değdiğinde elimde olmadan irkildim. Öptü, kokladı, yalamaya başladı amımı. İçimden çığlık atmak istiyordum, saçlarına elimi geçirip, yüzünü amıma bastırmak istiyordum. Ama yapmıyordum. Elimde olmadan kıpraşıyordum sadece. İnlememek için de alt dudağımı emiyordum. Ellerim yanlarda çarşafı sımsıkı tutmuştum. Kayınpederim kendi kendine birşeyler mırıldanıyor, Manda'nın yalaktan su içtiği gibi emiyor, yalıyordu amımı.

Tam orgazm olacağım sırada yalamayı bıraktı. Doğrulup yukarı kaydı. Bacaklarımın arasına yanaştı. Herhalde istediği pozisyonu bulamamıştı, "Yastığı ver!" dedi. Verdim. Götümün altına koydu yastığı. Şimdi amım biraz yükselmişti. Yarağını kökünden tutarak, amımın dudakları arasında yukarı aşağı sürttü biraz. Sonra mantar başını tükürükledi iyice, amımın girişine denk getirip, bastırmaya başladı. Başı girdi ama, ikimiz de epey bir zorlandık giresiye kadar. Ben bağırmamak için zor tuttum kendimi.

İçimde bir yerleri yırtarcasına ilerliyordu mantar başlı yarak, amımı yara yara. Dibimi bulduğunda nefesim kesildi. Amımın her milimetresini doldurmuştu yarağı. Kocaman taşakları da göt deliğime dayanmıştı. İyice abanmıştı üstüme. İçimde hareketsiz bekliyordu. Rakı kokan nefesini boynuma, kulağıma veriyordu. Garip garip mırıldanıyordu. Hareketleneceği zaman iki elimle beline sarılıp, kendime çektim, "Baba yavaş! Kurban olurum yavaş yap baba!" diye inledim. Kulağıma, "Amına salatlık sokmaya benzemiyor, değil mi? Dedim sana, gerçek yarak var burda! Bunun yerini hiçbir şey tutmaz! Bundan sonra salatalık falan sokmak yok, o sümsük kızıma da siktirmeyeceksin kendini! Yaraksızlığını ben gidereceğim bundan sonra! Tamam mı?" dedi. "Tamam baba!" dedim. "Baba değil, erkeğim, sevgilim, aşkım, kocam diyeceksin! Tamam mı aşkım?" dedi.

"Tamam erkeğim! Tamam aşkım! Ama nolur yavaş yap!" dedim. "Neyi yavaş yapayım, söyle, duymak istiyorum!" dedi. "Yavaş... sik!" dedim. "Hah işte, şimdi oldu aşkım!" diyerek boynumu boğazımı öpmeye başladı. İçimde yarağı kalp gibi atıyordu, dibime dayanmış halde, tüm hücrelerimde hissediyordum. Yine kulağıma, "Seni sikmemi istiyormusun aşkım?" dedi. "Evet!" diye inledim. "Söyle ozaman, ne yapmamı istiyorsun, duymak istiyorum!" dedi. "Beni... sikmeni istiyorum!" dedim. "Aşkım de! Beni sikmeni istiyorum aşkım, de!" dedi. "Sik beni aşkım, sik beni erkeğim, sik amımı sevgilim!" diye inledim. "Hah şöyle! Bak öğreniyorsun aşkım! Kaynanan olacak o karıya bunların bir kelimesini söyletemedim! İyi kadındı, ama dünyaya mal gelmiş, mal gitti! Sikişirken mal gibi yatardı altımda!" deyip, hafifçe çıkarıp sokmaya başladı yarağını.

Azar azar, yavaş yavaş, ama her seferinde biraz daha çıkarıp sokuyordu yarağını. Bir süre sonra artık mantar başına kadar çıkarıp yarağını, tekrar dibime gömüyordu. Önce yavaş yavaş, sonra hızlana hızlana sikmeye başladı. Çok geçmeden ben tırnaklarımı sırtına geçirmiştim. Orgazm oluyordum. "Daha hızlı erkeğim, daha hızlı sik aşkım!" diye inliyordum. Kayınpederim daha da hızlanınca, ben titreye titreye, kasıla kasıla orgazm olup boşaldım. Bunu hisseden kayınpederim de, az sonra yarağını amımdan çıkardı ve hırlayarak göbeğime, amımın üstüne fışkırttı döllerini. Kim bilir kaç aydır boşalmamıştı. Okadar çok döl geldi ki. Biryandan da üzüldüm (Ağzıma boşal, döllerini yutmak istiyorum!) diyemediğim için. Ama bunu kayınpederim bana 'öğretseydi' yapacaktım. Hem de seve seve.

Kayınpederim yarağındaki son damlaları da amımın üzerine sağdıktan sonra, yanıma uzandı. Dudaklarımı öptü. Halen heyecandan inip kalkan göğüslerimi öptü, okşadı. Omuzbaşlarımı öptü. Sonra da, "Nasıldı, salatalıkla sikilmekten daha güzeldi, değil mi aşkım?" dedi. Ben de kayınpederimin göğsündeki kıllarla oynayarak, "Evet, çok güzeldi erkeğim! Harikaydın! Oğlundan bin kat iyi sikiyorsun!" dedim. "O salak ne bilir karı sikmesini be! Gerdekte kızlığını bozabildiğine dua et sen!" dedi. Ben de, "Keşke beni daha önce sikseydin! Ozaman salatalık falan sokturmazdım hiç! Sahi aşkım, merak ediyorum, nasıl haberin oldu bu salatalık olayından?" dedim.

Kayınpederim anlatmaya başladı, "Kahvehaneye gittiğimde, bizim Okeycilerin ikisi yoktu, işleri mi varmış neymiş, gelmeyeceklermiş. Biraz oturup, çay içtim. Sonra da kalktım eve geldim. Dışkapıyı açıp salona geldiğimde, TV çalışıyordu. Açık unutup yattılar herhalde diyerek, TV'yi kapattım. TV'yi kapatınca da senin yatakodandan gelen sesleri duydum. Kapına yaklaştım, önce dinledim biraz. Sonra da anahtar deliğinden baktım ki, kızım senin amına salatalık sokuyor! O anda ne yapacağımı bilemedim. Eğer o an kızım yerine bir erkek olsaydı yatağında, hemen içeri dalar, ikinizi de gebertirdim. Ama kızım olunca ne yapacağımı şaşırdım. Sakinleşmek için salonda biraz gezeledim. Ama, inlemeler, çığlıklar artınca, kendimi attım evden dışarıya. Ne yapacağımı düşünürken, kendimi meyhanede buldum. Gerisini de biliyorsun zaten!" dedi.

"Hmmm!" dedim, "Peki, kızdın mı bize erkeğim?" diye sordum ve cevap vermesini beklemeden elimi taşaklarına attım. Taşaklarını okşuyordum. "Kızdım tabi! Daha o sürtüğe eşek sudan gelene kadar sopa atacağım!" deyince, taşaklarını okşamayı bıraktım, elimi çektim, "Aşkolsun kocacığım! Kızın bir suçu günahı yok ki, onu ben ayarttım. Napayım, erkeksizlik canıma tak etmişti! Nolur birşey yapma kıza! Bak, ona bir fiske dahi atarsan, bu konuda tek kelime edersen, valla küserim! Söz vermeni istiyorum!" dedim. Kayınpederim elimi tuttu, taşaklarına götürdü, "Tamam tamam, söz, birşey yapmayacağım!" dedi. "Anlayışlı erkeğim benim!" diyerek dudaklarına öpücük kondurdum ve taşaklarını okşamaya devam ettim. Taşaklarının okşanmasından çok hoşlanıyordu.

İnmiş yarağı da kıpırdanıyordu. Taşaklarını bırakıp yarağını okşamaya başladım. Avucumda sertleşmesini ve büyümesini adım adım hissediyordum. Tam sertliğe ulaşmadan, yataktan doğruldum, dizlerimin üzerine oturarak yarağına eğildim, ağzıma aldım. Bu haldeyken rahat rahat ağzıma sığıyordu yarağı. Ağzıma sokup çıkarıyordum. Başına bol bol tükürük bırakarak. Bu arada da kayınpederim de elini arkama atmış, götümün yanaklarını okşuyordu. Arada bir de parmağı göt deliğimde geziniyordu. Yarağı iyice sertleşip, mantar başı ağzımı zorlamaya başlayınca yalamayı bıraktım, doğruldum, dizlerimin üzerine oturdum. Bunun üzerine kayınpederim de dizlerinin üzerine doğruldu ve kulağıma, "Benim salak oğlum hiç sikti mi seni götten?" diye sordu.

"Hayır aşkım, salatalıktan başka bir şey girmedi götüme! İlk sen sikeceksin!" dedim. "Ohhhh, ölürüm senin için aşkım! Domalsana!" dedi. Ben saflığa vurdum işi tabi, hemen sırtüstü yattım. "Öyle değil saf aşkım benim, dört ayak olacaksın!" dedi. Ben doğruldum, "Nasıl yani?" diye sordum. "Bak işte böyle!" diyerek, ayağımdan bacağımdan çekti çekiştirdi, beni dört ayak domalttı. Sonra arkama geçip iki eliyle götümün yanaklarını ayırdı, göt deliğimi, öptü, kokladı, yaladı. Sonra parmağını soktu götüme. Baktı rahat giriyor, ikincisini soktu, ardından üçüncüsünü de soktu. Üç parmağıyla biraz parmakladıktan sonra, çıkardı parmaklarını götümden ve gülümseyerek, "Salatalık işe yaramış aşkım, ya değilse çok uğraştıracaktı beni bu götün!" dedi.

Göt deliğime bolca tükürüp, yarağının başını da tükürükle ıslattı, ve mantar başını dayadı göt deliğime. "Yavaş sik aşkım, ilk defa gerçek yarak girecek götüme, ona göre!" dedim. "Tamam tamam, merak etme!" diyerek yüklenmeye başladı. Mantar başı girip te içimde ilerlerken, götüm ortadan ikiye yarılıyor sandım. Acıdan bağırmamak için ağzıma yastığı alıp ısırmak zorunda kaldım. Gözlerimden yaş akıyordu. Belimden iki eliyle sımsıkı tutmuş, ağır ağır köklemişti, ama hiç ara vermeden, hepsini bir seferde. Kocaman taşakları bu sefer amıma değmişti. Kayınpederim derin bir, "Ohhhhh!" çekti ve kenetlendi kaldı. Hareket etmeden bir süre bekledi götümün içinde. Ben de kısa kısa ıhlamalarla kendime gelme fırsatı buldum o sırada. Götüm de mideme dayanmış yarağa biraz olsun alışmıştı.

Duyduğum acı azalınca, götümü hafif hafif ileri geri oynatmaya başladım. Kayınpederim sinyali almıştı. Yavaş yavaş çekip, geri sokmaya başladı. Bir süre sonra artık yarağını yarısına kadar çekip, geri sokmaya, daha sonra da pompalamaya başladı. Her seferinde belimden çekerek, popomu kasıklarına vurduruyordu. Bunu yapınca da kocaman taşakları amıma çarpıyordu etkili bir şekilde. Ben birşey demeden bir elini belimden çekip, alttan amıma attı. Ovalamaya başladı. Hem amımı ovalıyor, hem götüme pompalıyordu. Ben de ileri geri salınarak, götümü kayınpederime bastırıyordum. Çünkü orgazm olmak üzereydim. Tecrübeli adamdı kayınpederim, kendisini bana göre ayarlamayı ve aynı anda boşalmayı biliyordu. Ben titreyip, sarsıla sarsıla boşalırken, kayınpederim de son bir darbeyle üzerime abandı ve götümün derinliklerine fışkırttı döllerini.

Kayınpederimin ağırlığı altında belim ağrımıştı, söyleyince doğruldu üzerimden. Yarağını götümden çektiğinde ise, götümden önce 'Plöpff! benzeri bir ses, ardından da osuruk çıktı. Hemen devrildik yatağa ikimiz de. Normal nefes alış vermeye başlamamız epey uzun sürdü. Tabii göt deliğimin kapanması da. Kayınpederim sevinçten ağzımı yüzümü yalıyordu resmen. "Şu anda dünyanın en mutlu erkeği benim aşkım!" dediğinde, "Ben de çok mutluyum erkeğim, harika sikiyorsun!" dedim, öptüm dudaklarından.

Hava aydınlanmak üzereydi. Kayınpederim, "Kız uyanmadan ben gideyim aşkım, sen de bir iki saat uyu, dinlen, birazdan işe gideceksin!" diyerek giyindi. Dudaklarımı öpüp, ışığı kapatıp gitti.

Pelte gibi olmuştum. Hiçbir şey düşünemeyecek kadar yorgundum. Kafam yastığa değer demez uyudum...

Saatin alarmıyla zor bela uyandım. Bir iki saatlik uyku yetmemişti. Üstelik kayınpederim amımı götümü dağıtmıştı. Resmen ruh gibi gittim işyerine. Kendime gelmek için içtiğim kahvelerin sayısını hatırlamıyorum. Ali bey büroya öğleye doğru geldi. Onun da gözünden kaçmamıştı uykusuz olduğum. Gülerek, "Ne o fıstık, sabaha kadar beşik mi salladın?" diye sordu. Ben de içimden (Ne beşiğinden bahsediyorsun, yarak yedim, yarak!) diye geçirdim, "Yok, midem ağrıyor, sabaha kadar uyuyamadım, mideme kramplar giriyor!" dedim. "Geçmiş olsun güzelim! Ozaman bügün seni fazla yormayayım!" dedi. Anlayışı için teşekkür ettim. Kahvesini götürdüm, işimin başına döndüm.

Aklım görümcemde kalmıştı, acaba kayınpederim azarlamışmıydı onu? Yada dövmüşmüydü? Gerçi bana söz vermişti yapmayacağına dair, ama yine de merak etmiştim. Aradım görümcemi. Fakat görümcemin cep telefonu kapalıydı. Daha da meraklanmıştım şimdi. Mesaim bitene kadar birkaç kez daha aradım, yine kapalıydı. İyiden iyiye kaygılanmaya başlamıştım, kızın başına kötü birşey geldi diye.

Akşam eve girdiğimde bir sürprizle karşılaştım. İlk defa başıma geliyordu böyle birşey. Kayınpederim kendi elleriyle sofrayı hazırlıyordu. Salondaki masayı donatmıştı. Güzel yemekler vardı. Porselen takımları çıkarmıştı. Mumlar falan yakmış, çiçekler vardı. Bir ufak rakı ve bir şişe de şarap! Müzik setinden slow şarkılar çalıyordu. Görümcem yoktu ortalıkta. Kayınpederim beni görünce, "Hoş geldin aşkım, hemen sofraya buyur!" dedi. Bana salonun ortasında çekinmeden 'Aşkım' dediğine göre, görümcem evde değildi. Sofraya otururken görümcemin nerede olduğunu sordum. Kayınpederim de gülerek, "Trabzon'daki teyzesinin yanına gönderdim! Bir süre orda kalsın da, biz de seninle evde başbaşa kalalım diye düşündüm!" dedi.

Ne diyebilirdim ki, "İyi etmişsin aşkım!" dedim, oturdum sofraya. Bana şarap doldurdu, kendine rakı. Şarabı da ilk defa içiyordum. Yemeğimizi yedik, içkilerimizi içtik. 3. kadehten sonra benim kafam iyi olmaya başlamıştı. Kayınpederim, sanki onun kendi karısıymışım da, yeni evlenmişiz de balayına çıkmışız gibi, beni şimartıyordu. Bu ilgiyi oğlundan bile görmemiştim. "Kafam dönüyor, galiba sarhoş oldum!" dediğimde, beni kaldırdı ve kucağında yatakodama taşıdı. Yatakodama girdiğimizde bir kere daha şaşırdım. Orada da mumlar yanıyordu. Yatağımın üzerine gül yaprakları serpmişti.

Beni nazikçe yatağa bıraktı. Kendi elleriyle soydu, sonra kendisi soyundu. Ayak uçlarımdan öpüp yalayarak yukarılara çıktı. Vücudumda öpüp yalamadığı, emmediği yer bırakmadı. Göğüslerimi, amımı, götümün deliğini, beni birkez orgazm edene kadar yaladı. Hiç acele etmiyordu bunları yaparken. Keyfini çıkara çıkara öpüp yalıyor, emiyordu. Ben de gözlerimi kapamış, zevkten uçuyordum tabii. Bir saattir yalıyordu her yerimi. Ben artık ikinciye orgazm olmak üzereydim, "Hadi gir içime!" diye inlemeye başladım. Ama kayınpederim yalamaya devam ediyordu. Çıldırıyordum, biran önce o yarağı amımda istiyordum. Dayanamadım ve birden doğruldum, kayınpederimi sırtüstü yatırdım.

Yarağını biraz yalayıp, bolca tükürükle ıslattım. Sonra hemen üstüne çıktım, elimle yarağını amımın deliğine hizalayıp oturdum üstüne. Amımı yardıra yardıra aldım köküne kadar içime o koca başlı yarağı. Ohhhh, amımın içini doldurmuştu yarağı. Hemen zıplamaya başladım. Deli gibi zıplıyordum. Kayınpederimin yüzünde bir gülümseme, kollarını başının altına koymuş, zıplayışımı keyifle seyrediyordu. Ben de gözlerinin içine baka baka zıplamaya devam ediyordum, inleye inleye. Orgazm olup boşalmıştım, ama zıplamaya devam ettim bir süre daha. Sonra halim kalmadı, yığıldım kaldım öylece. Kayınpederim daha boşalmamıştı, yarağı içimde kütük gibi duruyordu. Onun da boşalmasını isterdim, ama yorulmuştum.

Kayınpederimin üstünde bir süre kalıp, biraz kendime gelince kalktım. Yatağa dört ayak domaldım, siksin diye. Ama kayınpederim halen kolların başının altında, gülümsüyordu sadece. Yarağı kazık gibi, göbeğine yapışmıştı, kalp gibi atıyordu. Döndüm, "Ne oldu, niye gülüyorsun? Sikmeyecekmisin beni?" diye sordum. Doğruldu, "Sikeceğim tabii ki, ama sana bir hediye aldım, çok hoşuna gidecek!" dedi ve yastığın altından bir paket çıkardı, verdi. Merakla açtım paketi. İçinden, aynı gerçek yarak gibi, ten rengi, damarlı, plastik yarak çıktı. "Hoşuna gitti değil mi, titreşim özelliği de var, altındaki siyah kısmı çevir bak, titreşmeye başlıyor!" dedi. Dediği kısmı çevirdim, hakikaten plastik yarağın başı ve gövdesi titreşmeye başladı. "Titreşim hızını ayarlayabiliyorsun!" diyerek elimden aldı, altındaki kısmı biraz daha çevirdi. Şimdi daha çok titreşiyordu.

Ben halen dörtayak pozisyonunda duruyordum. Plastik yarağı yüksek titreşimdeyken arkadan amıma soktuğunda bir tuhaf oldum. Salatalıktan çok daha iyi idi bu alet, amımın en ücra köşesini bile uyarıyordu. Arda bir de sokup çıkarıyordu. "Bir elinle tut da çıkmasın!" diyerek bana devretti. Artık kendim sokup çıkarıyordum. Kayınpederim de götümün deliğini yalamaya başladı. Götümü sikecekti. "Bir saniye çıkar aleti!" dedi. Aleti amımdan çıkardığımda, kayınpederim yarağını tükürükleyip, biraz uğraştan sonra götüme girdi. "Şimdi tekrar sok amına!" dedi. Tekrar sokarken sanki amım daralmış gibi hissettim. Kayınpederim de götüme pompalamaya başlayınca ben zevkten kudurdum. Ve çığlık çığlığa orgazm olup, resmen işer gibi boşaldım! Hemen benden sonra da kayınpederim boşaldı, götümün içini doldurdu dölleriyle. Zaten uykusuz ve yorgun olduğum için, o gece birdaha sikişmedik. Kayınpederimin kollarında uydum...

Her gün en az bir yarağım vardı artık. Gündüzleri genelde Ali bey büroda tek sikiyordu beni. Bazen yine Mustafa beyle birlikte sikiyorlardı. Birkaç kere de Ali bey büroda yokken Mustafa beyle tek sikiştim. Haftasonları da Cavit beyle Gölbaşındaki villasına gidiyorduk, orda bol bol sikiyordu beni. Evde de kayınpederim sikiyordu. Sürekli Ali bey, Mustafa bey, Cavit bey ve kayınpederim dörtgeni arasındaydım. Ve ben sikildikçe daha daha ister hale gelmiştim, sikişmediğim günü gün saymıyordum. Artık seks manyağı olmuştum sanki, yolda giderken bile erkeklerin yaraklarına bakar olmuştum. Bu arada bankada epeyce bir param birikmişti. Ama harcayamıyordum o parayı. Gerek te yoktu zaten, çünkü hergün bir sürü para alıyordum. Bunun yanı sıra maaş da alıyordum. Gerçi bir kısmını kayınpederime veriyordum, ama yine de çoğu bana kalıyordu.

Akşamları eve geldiğimde hep, kayınpederim yemeği hazırlamış, sofrayı donatmış ve beni bekliyor oluyordu. Bir akşam eve geldiğimde yine yemek hazırdı, ama masada fazladan 3 tabak daha vardı. Bu sefer mumlar ve çiçekler yoktu, şarap da yoktu, onun yerine 2 büyük rakı ve mezeler vardı. Ayrıca Arabesk müzik çalıyordu. "Hayırdır, misafir mi gelecek?" diye sordum. Kayınpederim de, "Evet aşkım, arkadaşlarımı yemeğe davet ettim, birazdan gelecekler!" dedi. "Tanıyormuyum?" dedim. "Yok tanımıyorsun aşkım, ama merak etme, üçü de çok yakın arkadaşımdır! Göreceksin, çok candan, çok efendi insanlar. Kayınvaliden öldükten sonra, beni birçok kez evlerine yemeğe davet ettiler, altında kalmak istemiyorum! Haa, arkadaşlarımın yanında içmen uygun olmaz diye, bugün senin için şarap koymadım masaya. Meyvasuyu veya meşrubat içersin bu akşam sen de artık, kusura bakma lütfen aşkım!" dedi. "Önemli değil!" dedim. Merak etmiştim, acaba nasıl insanlardı...

Nihayet gelmişlerdi. Kayınpederim arkadaşlarını, "Buyrun, buyrun, geçin, hemen sofraya buyrun!" diyerek içeri aldı. Elleri boş gelmemişlerdi. Birinin elinde bir demet çiçek vardı, biri tatlı getirmişti, diğerinde de bir büyük rakı vardı. Hepsine hoşgeldiniz dedikten sonra ellerindekileri aldım, mutfağa gittim. Çiçeği vazoya koyup masaya götürdüm. O sırada kayınpederim sırayla arkadaşlarını takdim etti. Kadir, Şinasi ve Erkan. Sonra da onlara, "Bu da benim güzel gelinim Hümeyra! Çok hamarattır kendisi, nasıl sofra hazırlamış ama!" dedi. Oysa elimi bile değmemiştim, hepsini kendisi hazırlamıştı. İsmi Erkan olan (Çiçeği getiren), "Hamarat olduğu belli, yemekler harika görünüyor! Güzelliğine de diyecek laf yok!" dedi. Diğer ikisi de iltifat etti. Başladık yemeğe...

İçlerinde fizik olarak en düzgün, en uzun boylu, atletik ve yakışıklı olanı Erkan idi. Bana bakarken, benimle konuşurken gözlerinin içi gülüyordu. Erkan'ı daha kapıda ilk gördüğümde kanım kaynamış, içim bir tuhaf olmuştu. Yemek yerken genelde diğerleri kayınpederimle sohbet ediyor, Erkan ise daha çok benimle konuşuyor, sürekli küçük küçük iltifatlar ediyordu. Hiçbirşey yapmadan karşımda otursa bile, Erkan'a baktığımda bir tuhaf oluyordum. Bir de dikkatimi çemişti, diğerleri rakıları löp löp götürürken, Erkan çok ağırdan gidiyordu. Diğerlerinin 6. veya 7. dubleleri bitmişken, Erkan'ın daha 2. dublesi nerdeyse dolu duruyordu. Arasıra bardağını kaldırıyor, "Haydin şerefe!" diye diğerlerine gaz verip, tokuşturuyor, bardağını ağzına götürüyor, ama dudağını değdirip geri bırakıyordu masaya. Bunu birkez daha yaparken göz göze geldik ve bana gülümseyerek göz kırptı. Ben de diğerlerine çaktırmadan ona göz kırpıp gülümsedim...

Masadaki iki büyük rakı bitmiş, Şinasi'nin getirdiği rakıyı da açmışlardı. O şişe de bitmek üzereyken, Erkan'ın dışında hepsi yamulmuştu, artık konuşurlarken ağzılarından çıkan laflar anlaşılmıyordu. Tuvalete gitmeye kalktıklarında da, ağırçekimde ve yalpalayarak yürüyorlardı. Şinasi zaten zom olmuştu, tuvaletten geri geldiğinde masaya ulaşamadı bile, en yakın koltuğa zor attı kendini. Koltukta sızdı sızacak durumdaydı. Kayınpederimle Kadir de yanyana oturdukları için, birbirlerine yaslanıyordu sürekli. Hatta tuvalete bile birlikte gidip geldiler, birbirlerine destek olarak. Bir tek Erkan'da yamulma falan yoktu, eve ilk geldiği gibi duruyordu, o da hemen hemen hiç içmediğinden dolayı.

Bir ara Erkan da tuvalete gitmek için kalktı. O anda dikkatimi çekti, pantolonunun önü kabarıktı. Çadırı dikmemişti, fakat kalkmış yarağını bacağına doğru yan yatırmıştı. Yarağı, sanki cebinde salatalık varmış gibi duruyordu. Kayınpederimle Kadir'in arkasından, bana yine gülümseyip göz kırparak gitti. Daha banyonun kapısını açar açmaz bana seslendi, "Hümeyra canım, havlu yere düşmüş ıslanmış, temiz havlu varmıydı?" diye. "Getiriyorum hemen!" diyerek kalktım, dolaptan temiz havlu aldım götürdüm. Ama gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Erkan banyonun kapısı açık olduğu halde, çıkarmış yarağını şarıl şarıl işiyordu. Ben de kapının ağzında elimde havluyla dikilmişim, hayretle Erkan'ın yarağına bakıyordum. Yarağını yandan görüyordum. Yarağının boyu abartısızdı, fakat eğriydi! Eğri derken, Kangal sucuğun yarısı gibi eğriydi. İlk defa öyle bir yarak görüyordum. Şimdiye kadar gördüklerim nerdeyse cetvel gibi dümdüzdü. Amımın karıncalanmaya başladığını hissettim.

Tam işemesi bittiğinde, beni farketmesin diye geri koridora kaçacaktım ki, "Hoşuna gitti mi?" diyerek bana doğru döndü ve yine gülümseyerek göz kırptı. Ve benim şaşkın bakışlarım altında yarağını lavaboda yıkayıp, havluyu istedi. Şaşkın şaşkın girdim banyoya, havluyu verdim. Yarağını havluyla kuruladıktan sonra yarağını geri pantolonuna koyup, havluyu kirli sepetine attı. O anda farkettim lavabonun yanındaki havlu tertemiz ve kuruydu, yani yere düşüp ıslanmamıştı. Sırf yarağını göreyim diye havlu götürmemi istemişti. Ve yarağı hoşuma gitmişti.

O yarağın amıma götüme girdiğini hayal ediyordum ki, Erkan götümü avuçlayıp, "Umarım bu gece hemen uyumazsın canım!" dedi ve beni banyoda öyle şaşkın şaşkın bırakıp, salona gitti...

Erkan banyodan çıktıktan sonra, ben bir iki dakika daha kaldım. Halen şaşkınlıktan ve heyecandan dizlerim titriyordu. Elimi yüzümü yıkadım kendime gelmem için, sonra ben de salona geçtim. Erkan, zaten yamulmuş kayınpederimle ve Kadir'in kadehlerini yeniden doldurmuş, "Hadi beyler kaldırın, şerefe, en kötü günümüz böyle olsun!" diyerek, onları iyice zom etmek için gaz veriyordu. Geldiklerinde yanlarında getirdikleri şişe de bittiğinde, Erkan kayınpederime, "Biz artık kalkalım, ben elemanları evlerine bırakayım! Bak rakı da bitti zaten!" dedi, boş rakı şişesini tepesi aşağı çevirip sallayarak. Ama kayınpederim, "Yok yav, valla mı? Harbi bitti mi? Dur, dur, bir şişe Viski olacaktı odamda... Almanya'daki biraderin hediyesi... Onu getireyim!" diye kalktı. Ama ilk adımında sendeledi, düşecek gibi oldu. Erkan kalktı hemen, koluna girdi kayınpederimin. Kadir ise kahkahalarla gülüyordu kayınpederimin haline, ama kendi hali daha berbattı, sandalyeden düştü düşecek gibi oturuyordu.

Erkan kayınpederimle bir iki adım ilerledi, ama kayınpederimi zapt edemiyordu. Hemen ben de kalktım yardıma, bir koluna da ben girdim kayınpederimin. Odasına kadar gitmeyi bırak, ilk boş koltuğa kadar anca gidebildik. Kayınpederimi kotuğa oturtmak zorunda kaldık. Kayınpederim koltuğa yayıldı, doğru düzgün oturamıyor, ama halen, "İçerde Viski var, Viski içeceğiz daha!" diyordu. Erkan da, "Tamam, ben getiririm, sen otur!" diye geçiştirmeye çalışıyordu. Kayınpederim bozuk plak gibi, "Viski'm nerde kaldı yav? Getirsenize Viski'mi!" diyordu. Meğer sarhoş avutmak nekadar zormuş. Erkan baktı olacak gibi değil, bana göz kırparak, "Hadi canım, şu Viski'yi bulup getirelim!" dedi. "Tamam!" dedim. Ben önden, Erkan arkamdan kayınpederimin odasına gittik.

Ben Viski'nin yerini biliyordum, bir defa kayınpederimin odasını temizlerken dolabın birinde görmüştüm. Tam dolaba yönelmiştim ki, Erkan aniden kolumdan tuttuğu gibi, beni ellerim yatağa gelecek şekilde domalttı. Eteğimi belime topladı, külodumu yana çekti, fermuarını indirip yarağını çıkardı, amıma bir seferde kökledi. Bir eliyle omzumdan, diğer eliyle kasığımdan tutup, hızla gidip gelmeye başladı. Fakat nasıl şiddetli ve hızlı pomalıyordu öyle, beynim kafatasımdan dışarı fırlayacak gibi hissediyordum. 2-3 dakika demeden ben orgazm olup boşalmıştım. Heyecandan ve zevkten dizlerim, kollarım zangır zangır titriyordu. Sanki ayağımın altından yer çekiliyordu. Kollarımın da dermanı kalmamış, yapışmıştım yatağa. Erkan son bir kez kökleyip, amımı doldurdu dölleriyle. Yarağını amımdan çıkarıp, beni çevirdi ve yarağını ağzıma verdi. Yalatıp temizlettikten sonra yarağını geri pantolonuna soktu ve fermuarını çekti. Sonra da hiç birşey olmamış gibi, "Viski nerede?" diye sordu.

Ben böyle kısa ama şiddetli sikiş görmemiştim, adam 3 dakikada sikip bitirmişti beni. Zorla ayağa kalkabildim. Dolaptan Viski'yi çıkardım, verdim. Başka da birşey konuşmadan odadan çıktık. Salona vardığımızda, Kadir de oturduğu sandalyeden kalkmış, kayınpederimin yanındaki koltuğa yayılmış, sızmıştı. Kayınpederim ise, gözlerini açacak hali yoktu, fakat halen durmadan Viski'sini soruyordu. Erkan, "Bak getirdim Viski'ni!" deyip, bir bardak doldurup uzattı kayınpederime. Kayınpederim elini uzattı, ama bardağı tutamadı. Bardağı görmüyordu bile. Bunun üzerine Erkan kendi eliyle içirdi, kayınpederimin üstüne başına dökülmesin diye, yine de birazı dökülmüştü. Kayınpederim bir bardak daha istedi. Erkan da, "Tamam, doldurup getireyim!" dedi, ama doldurmadı, bardağı masaya bıraktı. Erkan'la oturduk sandalyelerimize. Hiç konuşmadan gülümsüyorduk birbirimize. Arada kayınpederime bakıyorduk, sızdı mı diye. Öbür ikisi zaten horul horul uyuyordu.

5-10 dakika geçmeden kayınpederim de sızmış, horlamaya başlamıştı. Erkan kalktı yanıma geldi, elimden tuttu, elimi öptü, "Hadi prenses, bana yatakodanı göster!" diyerek kaldırdı beni. Elinden tuttum, adeta sürüklercesine götürdüm odama. Yatağımın yanında, ayakta öpmeye başladı beni. Rahat bir yarım saat kadar ayakta sarılıp, birbirimizi okşayarak ateşlice öpüştük. Dudaklarımdan sonra boynumu boğazımı öptü, yaladı. Tişörtümü çıkardı, ben de sutyenimi çıkardım. Göğüslerimle ilgilendi epeyce, öptü, kokladı, yaladı, emdi. Göğüslerimi emerken, aynı zamanda da eli eteğimin altından götümün yanaklarını yoğuruyordu. Amımın içine halen Erkan'ın dölleri duruyordu. Döllerin bir kısmının da külodumun alt kenarlarından bacaklarıma doğru süzüldüğünü hissedebiliyordum.

Önümde çömelip göbeğimi öptü, yaladı. Sonra eteğimin yanlarındaki fermuarlarını indirip, eteğimi düşürdü yere. Karşısında şimdi sadece altı ıslak külotla duruyordum. O giyinikti ve halen önümde çömelikti. Külodumun kuru kısmının üstünden amımı öptü, kokladı, acıtmadan hafif hafif ısırdı. Elimi atıp külodumu indirmek istediğimde elime vurdu, hemen geri çektim elimi. Beni döndürdü, yine külodumun üstünden götümün yanaklarını öptü, kokladı, ısırdı acıtmadan. Sonra doğrulup, kıçıma şaplak attı ve "Git güzelce yıka gel amını!" dedi. "Tamam!" deyip, dolaptan geceliğimi alıp üstüme geçirdim ve salonun kapısından bizimkilere baktım. Üçü de bıraktığımız gibi horlaya horlaya uyuyordu. Gittim banyoya, külodumu çıkarıp kirli sepetine attım. Amımı (ve belki sikmek ister diye götümü de) şampuanla bir güzel yıkadım, amımın içine ılık su tuttum, döllerden arındırdım.

Yatak odama döndüğümde, Erkan da çırılçıplak soyunmuş, yatakta sırt üstü yatıyordu. Kalkmış yarağını sıvazlıyordu. Geceliğimi çıkarıp, yanına yatacağımda, yatağa çıkmamı ve yatağın tahta başlığından tutunup, yüzünün üstünde ayakta durmamı istedi. Dediği yaptım, bacaklarımı ayırmış, tam yüzünün üstünde duruyordum. Alttan amımı seyretti bir süre. Elini kaldırıp, başparmağıyla amımın dudaklarını okşadı. Sonra başlıktan tutunarak yavaşça yüzüne doğru çömelmemi istedi. Çömeldim. "Biraz daha çömel, amını ver ağzıma!" dedi. Biraz daha çömeldim. Erkan'ın dudaklarıyla amımın dudakları birleşmişti şimdi, amımla öpüşüyordu. Sonra dilini çıkardı, amımın dudakları arasında gezdirmeye başladı. Başparmağı da klitorisimi okşuyordu. Orgazm olmak üzereydim. Dili şimdi göt deliğimle amımın arasındaki bölgeyi yalıyordu. Oramın yalanmasından bukadar çok tahrik olacağımı bilmiyordum, inleyerek ve kasılarak orgazm olup boşaldım. Yüzüne oturup kalakalmıştım öylece.

Erkan amımın akan sularını da yaladıktan sonra altımdan çıktı. İndi yataktan. Beni de indirdi. Yatağın öbür tarafına geçtik ve makyaj masamın sandalyesini biraz geri çekti, oturdu. Yarağını eliyle dik tutarak, "Hadi, otur!" dedi. Tam yüzüm ona gelecek şekilde, bacaklarımı ayırıp otuarcaktım ki, "Hayır, arkanı dön, bacaklarını birleştir, sandalyeye oturur gibi otur!" dedi. Arkamı döndüm ona, öne doğru hafif eğilerek yanaştım kucağına. Eliyle tuttuğu yarağını amıma yerleştirdi ve "Otur şimdi!" dedi. Doğruldum ve oturdum. Taşaklarına kadar almıştım amıma. Yarağı yay gibi eğri olduğu için, amımın içinde şimdiye kadar hiç bir yarağın değmediği bir noktaya değiyordu bu pozisyonda. Ve varlığını bile bilmediğim bir noktamı uyarıyordu.

Makyaj masasının aynasından, yüzümü, göğüslerimi ve vücudumun göbeğime kadar olan kısmını görebiliyordum. Dik bir şekilde oturup kalkmaya başladım. Kendi kendimi sikiyor gibiydim. Ama zıplayamıyordum, bir kolunu belime sarmıştı sımsıkı, sadece birkaç santim yükselip oturuyordum. Diğer elini de klitorisime atıp okşamaya başlayınca, orgazm olacağımı hissettim. Şimdi beni kendine çekerek, o azıcık oturup kalkmamı da engellemişti. Ben de kucağında kalçalarımı ağır ağır kıvırmaya başladım, değirmen taşı gibi döndürüyordum. Aynadan, yüzümün şekilden şekle girerek aldığı ifadeyi görerek, sessiz sessiz orgazm oldum, boşaldım. Halen beni sımsıkı tutuyordu. Amımın suları yarağına akmaya başlayınca bıraktı beni.

O birşey demeden kalktım kucağından, hemen diz çöküp, yarağını yalamaya başladım. Ama fazla yalattırmadı, ayağa kaldırdı beni. Kendi de kalktı sandalyeden. Beni yatağın tam kenarına oturttu. Sonra da ayak bileklerimden tutup, havaya kaldırdı ayaklarımı. Şimdi sırtım yatağa yapışmış, bacaklarım havadaydı ve iki eliyle iki ayak bileğimi tutuyordu. Ayak bileklerimi bana doğru ittirip, götümün yükselmesini sağladı. Geriye takla atacakmışım gibi duruyordum bu pozisyonda. Fakat böylece göt deliğim tam eğri yarağının hizasına gelmişti. İki ayak bileğimi sağ eline aldı, sol eliylede yarağının kafasını, iyice ortaya çıkmış göt deliğime yerleştirdi. Ve belini ileri oynatarak götüme soktu. Yarağının hepsi götüme girince, iki eliyle iki ayağımı ayrı ayrı tutup göğsüne koydu. Ayak tabanlarım göğsüne değiyor, dizlerim şimdi yay vazifesi yapıyordu.

Sonra da bacaklarımın kasıklarımla birleştiği yerlerden iki eliyle tutup kendine çekerek, götümü sikmeye başladı. Götüme her köklediğinde, yay gibi esniyordum. Götüm bir yüseliyor, bir iniyordu. Bu şekilde götümün sikilmesi değişik bir zevk veriyordu, ama benim için zor bir pozisyondu. Boynum ve belim ağrımaya başlamıştı. Bunu ona söylediğimde durdu ve "Domal ozaman!" dedi, yarağını götümden çıkardı. Hemen ayaklarımı göğsünden indirdim ve yatağın üstünde dört ayak domaldım. "Biraz geri gel, yatağın kenarına yanaş iyice!" dedi. Dört ayak olduğum halde geri kaydım, dizlerim yatağın kenarına gelene kadar. "Tamam, iyi böyle!" dedi. Yanaştı arkama. Daha tam kapanmamış göt deliğime soktu yarağını tekrar.

Ve kasıklarımdan tutup pompalamaya başladı götüme. Daha kalın yaraklar yemiş götüme, Erkan'ın eğri yarağı çok rahat girip çıkıyordu. Götüm hiç acımadığı gibi, şimdi daha çok zevk alıyordum götümün sikilmesinden. 20-25 dakika sikti götümü. Hatta ben bir ara orgazm olmaya yaklaşmıştım. Götümü sikerken amımla da oynasa, kesin orgazm olacaktım. Ve bir kez daha orgazm olmak istiyordum o anda. O ellemeyince, ben attım elimi amıma. Fakat anında elimi tutup çektirdi amımdan. Götüme daha hızlı ve seri pompalamaya başladı. Yatağın başlığı şimdi duvara durmaksızın 'Tak, tuk!' vururken, taşakları da aynı hızda amıma çarpıyordu. Orgazm olmaya iyice yaklaşmıştım. Artık ben de götümü onun kasıklarına doğru vuruyordum ki, aniden durdu, yarağını götümden çıkarıp amıma soktu. Ve deminki hızda amıma pompaladı. Amıma birkaç girip çıkmasıyla orgazm oldum boşaldım. Benden hemen sonra da o boşalttı döllerini amıma.

İkimiz de terden yapış yapıştık. Biraz amımın içinde durdu. Kendimize gelince çıktı amımdan. Biraz uzandık. Öpüştük bir süre. Sonra kalktı, giyinmeye başladı. "Gidiyormusun? Gitme, birlikte uyuyalım!" dedim. "Çok isterdim, ama olmaz! Ben de diğerleri gibi salonda yatacağım!" dedi. Giyindikten sonra da, "Kocan olacak o serseriye çok fazlasın prenses!" deyip, alnımdan öptü, ışığı ve kapımı kapatıp, salona yatmaya gitti. Ben de temiz bir külotla geceliğimi giydim, yattım.

Yine kayınpederim sayesinde, Karizmatik bir erkekle, ilginç bir sikiş deneyimi yaşamanın hazzıyla, gayet mutlu ve huzurlu bir şekilde uyudum!

[Hümeyra]
发布者 japon_1
3 年 前
评论
账户以发表评论